120 Yıldır Şefkatin Yuvası: Darulaceze Müessesesi

Kategori: Etkinlikler - Tarih: 31 Ağustos 2016 22:18
120 Yıldır Şefkatin Yuvası: Darulaceze Müessesesi

İstanbul Tarih ve Kültür Topluluğu olarak Sultan İkinci Abdülhamid Han’ın İstanbul’a kazandırdığı 120 yaşındaki Darulaceze Müessesesini ziyaret ettik.

14 Şubat 2015 Cumartesi günü gerçekleştirdiğimiz “İstanbul’a Sayısız Eser Kazandıran Üç Kıtanın Son Hükümdarı Cennetmekan Sultan ikinci Abdülhamid Han’ı Anma Programı”nda görev alan ve programımıza katkı sunan arkadaşlarımız ile birlikte Büyük Sultan’ı sadece kitaplardan okumak, onu tanımak hususunda eksik kalır diyerek onu eserlerinde aramak ve inşa ettirdiği yapıtlarda hizmet alan güzel insanları ziyaret etmek düşüncesiyle 21 Şubat 2015 Cumartesi günü Darulaceze Müessesesi önünde bir araya geldik. Daha önce haberleştiğimiz üzere 12:00’da Darulaceze Müessesesi Görevlilerinden Gürhan Gökçe Beyefendi bizleri karşıladı ve kendisinin mihmandarlığında ziyaretimize başladık.
 
“Bâb-ı Şefkat” yani Şefkat Kapısı’ndan girişte bizleri karşılayan ismine “Mefharet Sütunu” denilen abidenin dört tarafına Darülaceze’nin padişahın, halife hazretlerinin eseri olduğunu belirten yazılarının bulunduğu yüksek bir sütun dikilmiş. Fakat günümüzde güzelim kapı gibi bu kitabelerden de maalesef ne bir iz ne de bir eser bırakılmıştır.
 
İsmet İnönü döneminde kurumdan Sultan Abdülhamid Han’ın ismini silmek için, bu güzelim hayır eserinin onun tarafından yaptırıldığının bilinmemesi için bahçeye diktikleri dönemin Sadrazamı Halil Rıfat Paşa’nın heykelini görüyoruz.  Bu manzara karşısında “Abdülhamid düşmanlığında son nokta” demeden kendimizi alamıyoruz. Ki bugün Şişli Belediyesi’nin internet sayfasında Darulaceze tanıtım yazısında aynı ifadelere rast geliyor ve üzülüyoruz.(1892-1896 yıllarında, Halil Rıfat Paşa tarafından, kimsesiz, evsiz, hasta ve sakat yaşlı, genç ve çocukların bakılması, çalışabilecek durumda olanların çalışarak geçinebilmelerini sağlayabilmeleri amacıyla yaptırılmış bakım evidir. 
 
Darulaceze yemekhanesinde öğle yemeklerimizi yiyip mütelezziz olduktan sonra, Çok Amaçlı Salonu görüp, önündeki alanda fotoğraf çekilip, Gürhan Bey’in kurumun tarihi, güncel durumu ve misafirleri hakkında bizleri bilgilendirmesinin ardından Darulaceze’nin sakinlerini ziyaretimize başlıyoruz.
 
Balıkeserli Mustafa Amca ile sohbetimiz Manyas yoğurdundan açılıyor ve koyulaşıyor. Gençken neler ile uğraştıklarından bahsediyor bizlere. Daha sonra diğer sakinlerle tanışıyoruz konuşuyoruz. Kendilerine İstanbul Tarih ve Kültür Topluluğu olarak 14 Şubat’ta yaptığımız Sultan İkinci Abdülhamid Han’ı Anma Programımızdan bahsedince“Sultan Abdülhamid Han çok yüce bir şahsiyet, bu devlete ve millete birçok hayırlı hizmeti olmuştur. Bugün bizler yaptırdığı Darulaceze’de hizmet görüyoruz ve huzurumuz yerinde kendisini dualarla rahmetle anıyoruz. Onun yolundan yürümeniz onun kıymetini anlayabilmiş olmanız çok güzel” şeklinde ifadelerle memnuniyetlerini dile getiriyorlar.
  
Kurumun sakinleri içerisinde yazar olanlar mı dersiniz, el emeği göz nuru eserler icra edenler mi dersiniz, yoksa sazıyla etrafa neşe saçan gönülleri huzur ile dolduranlar mı dersiniz. Hemen binaların ortasında bir Türk Çadırı olan Otağ’ın içinde soluğu alıyoruz. Buranın sakinlerden yaklaşık 36 yıldır Darulacezede bulunan 86 yaşındaki Hamdullah Amca, Ahmet Melik kardeşimizin isteğini memnuniyetle kabul ederek sazını eline alıp bizi başka âlemlere götürüyor. Sonrasında binaları tek tek geziyor birbirinden farklı hikayeleri olan amcalarımızı ve teyzelerimizi ziyaret ediyoruz.
 
Darulaceze bünyesinde hizmet gören 37 yetim kardeşimizin varlığından haberdar oluyoruz ancak onları ziyaretin yalnızca Çarşamba 15:00-17:00 saatlerinde olduğu bilgisini alarak Sultan Abdülhamid Han’ın kurum bünyesinde inşa ettirdiği Cami, Kilise ve Havrayı yakından inceliyoruz. Darulaceze Sakinlerinin el emeği göz nuru eserlerin satışının yapıldığı mağazayı gezdikten sonra Hatıra Defterine gezi ile alakalı duygu ve düşüncelerimizi yazarak ziyaretimizi nihayete erdiriyoruz.
 
İstanbul’a ve Osmanlı Devleti sınırları içerisindeki birçok şehre sayısız eserler kazandıran, Cennetmekan Sultan İkinci Abdülhamid Han’ı, yaptırdığı eserde 120 yıldır kesintisiz bir şekilde hizmet alan kimsesiz, yaşlı ve hastaları düşünerek“ALLAH ONA RAHMET EYLESİN, ALLAH ONDAN BİNLERCE KEZ RAZI OLSUN” diyerek hayırla yâd ediyoruz.
 
DARULACEZE HAKKINDA KISACA BİLGİ
Darülaceze’nin kuruluş süreci 1877 Osmanlı-Rus Savaşı’na kadar uzanmaktadır. Bu savaşın ardından, göçler başlamış 1877-79 arasında İstanbul’a dört yüz bine yakın göçmen gelmiştir. Sokaklarda evsiz, barksız, hasta, kimsesiz çocuk ve dilenciler artmıştır. İstanbul’daki dilencileri, sokaklarda başıboş gezen kimsesiz çocukları, cami avlusunda yatan kimsesiz muhtaçları bir araya toplayıp ıslah ederek sanat sahibi yapmak, kimsesizlerin son ömürlerini huzur içinde yaşamalarını sağlamak maksadıyla Sultan İkinci Abdülhamid Han, bir Darülaceze kurulmasını ferman ile emir buyurmuştur. Bu ferman sonrası oluşturulan komisyonun tetkikleri neticesinde, Darülaceze’nin Okmeydanı’nda kurulmasının muvafık olacağı ve inşaatının 72.000 altın liraya çıkabileceğini padişaha arz etmişlerdir. Bunun üzerine Darülaceze’nin Okmeydanı’nda inşasına başlanması Padişahın 25 Mart 1306 (6 Nisan 1890) tarihli fermanı ile emir buyrulmuş ve bu ferman 30 Mart 1306 (11 Nisan 1890) tarihli Resmî Tebliğ ile yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Sultan Abdülhamid Han, Darülaceze’nin kuruluş masraflarını karşılamak üzere 7.000 altın lira kıymetindeki eşyasını hediye etmiş, 10.000 altın lira da nakit olarak bağışlamıştır. Ayrıca yardım kampanyası düzenlenmiş, geniş bir katılım sağlanmış ve toplanan teberrularla 50.000 altın lira toplanmıştır. Böylelikle temin edilen inşaat parası ile 6 Ekim 1892 tarihinde 21 koyun kesilerek Darülaceze’nin temeli atılmış ve Sultan Abdülhamid Han’ın cülusunun sene-i devriyesi olan 19 Ağustos 1895 tarihinde binaların inşaatı tamamlanarak fotoğraflardan oluşan iki albümle birlikte anahtarları Sultan Abdülhamid Han’a teslim edilmiştir. Darülaceze’nin resmî açılışı 31 Ocak 1896 tarihinde yapılmıştır.

1895 yılında Sultan İkinci Abdülhamid Han tarafından kurulan Darulaceze, kurulduğu günden bugüne 30.000’i çocuk olmak üzere toplam 72.000 kişiye Şefkat Yuvası olmuş. Kuruluş felsefesinden ödün vermeden halen 550 kişiye hizmet veren Darülaceze din, dil, ırk, cinsiyet ve mezhep farkı gözetmeksizin cami, kilise ve havrasıyla dünyada eşi benzeri olmayan bir hayır kurumudur. Toplam 27.000 m2’lik bir alan üzerinde kurulan Darülaceze bünyesinde 7 aceze (düşkünler) servisi, bir poliklinik, bir çocuk kreşi, içinde kütüphanesi bulunan rehabilitasyon merkezi, fırın, 3000 kişiye yemek yapabilecek kapasitede modern bir mutfak, kesimhane, kurban etlerini 1 yıl süre ile muhafaza edebilecek buzhane, çamaşırhane ve kurumun ihtiyaçlarına cevap verecek ölçüde terzihane, matbaa, marangozhane, ayakkabı tamir atölyesi, demirhane mevcuttur.

 

http://istanbultarih.com/haberprint/120-yildir-sefkatin-yuvasi--darulaceze-muessesesi-8.html