Adlî’nin Kızı Âdile Sultan Olmak…

Kategori: Tarih - Tarih: 14 Şubat 2017 22:02
Adlî’nin Kızı Âdile Sultan Olmak…

Vaktiyle bütün İstanbul, servetini hayır yolunda harcayan Âdile Sultan’ı hayırla yâdederdi. Beş padişah zamanında hüküm sürmüş, çok acılar yaşamış, ama metanetini hiç kaybetmemiş bu hanımefendi şairin adı bugün eski mekânlarda yaşıyor.

Âdli mahlası ile şiirler yazan Sultan İkinci Mahmud’un kızı olan Adile Sultan, Islahat Dönemi’nde hayata gözlerini açar, Tanzimat Dönemi’nde yaşamını idame ettirir, Meşrutiyet Dönemi’nde de gelişmelerin bir kısmına tanıklık eder. Hayatı boyunca dertlerle ve sıkıntılarla dolu, sancılı bir imparatorluğun doğu batı sentezinde kadınlar cenahının öncüsü olur.

Osmanlı Devleti’nin içinde bulunduğu karışık dönem Adile Sultan’ın her daim yakın çevresinde yaşanmıştı. Önce, dört yaşında iken annesi dördüncü Zernigar Kadın Efendi’yi ve sonrasında babasını kaybeder, ardından kardeşleri, yeğenleri, eşi ve evladı…



Acıyı adım adım yudumlamak…
İsyanların, karışıklığın ve değişimin odak noktasında yer alan Adile Sultan’ın, her anı vukuat olan yaşamında duygusuz ve duyarsız kalması hiç de olağan bir hal olmayacaktı. Belki de bu yaşananlar Onu ince ve zarif kılmıştı. Dönemin şartlarına rağmen direnmesini ve öncülük etmesini bilmiş, hayırda da, edebiyatta da öncü olmuş, birçok eser bırakmıştır. Yardımseverliği ve insan sevgisi ile halk nazarında çok sevilmiştir.


Soldan sağa Adile Sultan, Behiye Sultan, Rukiye Sultan, Atiye Sultan 1906

Divan tertip etmiş tek hanım Sultan…
Adile Sultan’ın ender sultanlar arasında yer almasını sağlayan bir diğer ve en önemli özelliği ise bir “divan” tertip etmesi ve “Muhibbi Divanını”bastırmasıdır. Adile Sultan’ın duygu dolu hayatında ailesinin her bir bireyini konu alan beyitleri günümüze kadar intikal etmiştir. Adile Sultan’ın musikişinas bir yönü de mevcuttur. Yakın dönemde eserlerinin bir kısmının bestelenmiş olduğunu görüyoruz. Babası, II. Mahmut öldüğünde on dört yaşında olan Adile Sultan, babasına dair beyitlerini Taassurrnâme ve İftirakname ‘de şu şekilde beyan etmiştir.

 Hayr ile yâd eyleyem ensabımı
Zikr ile şad eylerem ahbabımı
Otuzuncu padişah Mahmud Han
Validim ol mefhar-ı Osmaniyan
Bin ikiyüz yirmi üçde oldu şah
Etdi din ü devleti hıf u nigah
Elli beş de eyledi azm-i Na’im
Millet ü evladını koydu yetim
Öyle meyüsum ki mislim görmemişdir bu cihan
Validem canım idi hem validim Mahmud Han(1255)
Kaldım onlardan sabiyy-i nâtuvan iken yetim
Açdı kalb ü sineme firkatleri zahm-ı azim

Âdile Sultan'ın Fındıklı'daki yalısı
 

  XIX. yy’ın En Görkemli Düğünü…
Adile Sultan’ın düğün merasimi 1845 yılında bir yaz ayında yapılmıştır.19 yaşında iken yakışıklılığı ile meşhur Tophane Müşiri Mehmet Ali Paşa ile Sultan Abdülmecit tarafından evlendirildi, zira babası II. Mahmut vefat etmişti. Bir hafta süren düğün, Üsküdar’da Haydarpaşa’da (şimdiki Validebag Kasrı’nın bulunduğu Altunizade ve Koşuyolu’nda )çadırlar kurularak, bütün halk, memurlar ülkede bulunan sefirler, konsoloslar eşleriyle birlikte davet edildi. Baloncu Komaski’nin uçurduğu balonu seyrettiler. Bu düğün şerefine, rütbeler, nişanlar verildi, hafif suçlar affedildi. Âdile Sultan ve eşine çokça hediyeler gönderilmiştir.

Bu mutluluk kısa sürecektir, zira 1868’te eşini kaybeder. Ayrıca bu acı son olmayacaktır evladının ölümüne de şahit olacaktır. En son, şiirlerinden de gördüğümüz üzere Hayriye Sultan’ı kaybeder. Hassas ruhu şiirle, ahenkle tezahür eder. Eşini ve kızını kaybettikten sonra yazdığı şiir:

Dervişim, kendi başıma yine sultân gezerim
Âlem-i aşkda seyyâh olup her ân gezerim
 
Pâdişâh saltanât-ı dehr için kayd çeker
Kayd-ı nâmâsu geçip, ben dahî uryân gezerim
 
Ne safâdan geçerim vaz, ne cefâdan hâzerim
Emr-i teslîm-i rızâ mülkünü seyrân gezerim
 
Kimsenin hayrı ile şerrine yokdur nazarım
Serseriyim geleli âleme hayrân gezerim
 
Ne dilimde olur evrâd ne elimde tesbîh
Ne velîyim, ne deliyim yine vîran gezerim
 
Gâh olur kendimi idrâk ile efgân ederim
Gâh isyânım anıp derd ile nâlân gezerim
Gâh Mecnân gibi dağlar aşarım Âdile ben
Aşka sâzân olup, gamla perîşân gezerim

 Yolculuk…
 Maddeden manaya, dünyadan ukbaya…
Nakşibendî tarikatı şeyhlerinden Balâ Tekkesi şeyhi Ali Efendi’ye (ö. 1877) intisap eder. Tasavvuf erbabına dâhil olur. Dindarlığı ve yardım severliğiyle tanınan Âdile Sultan’ın Fındıklı’daki sarayı âlim ve şeyhlerin sık sık toplanıp sohbet ettikleri, muhtaç ve fakirlerin her zaman başvurduğu bir yer haline geldi. Âdile Sultan’ın şiirlerinin büyük bir bölümü tasavvufî bir mahiyet taşır. Dili ise oldukça sadedir bazen Yunusça seslenir, bazen Galip olur çıkar karşımıza. Ayrıca, Eyüp Sultan Hazretleri’nin kabrinin sağ tarafında kadınlar mescidi diye adlandırılan bir oda vardır. Âdile Sultan her sene Ramazan ayı boyunca burada itikâfa girmeyi âdet edinir. Bu odayı muhtelif zamanlarda tamir ettirmiş ve bakımını yapmıştır. Bu yüzden Âdile Sultan mescidi diye de anılmaktadır.


Âdile Sultan'ın verem olan kızı Hayriye Hanımsultan için yaptırdığı Çamlıca'daki Köşkü (Adile Sultan Kasrı)

Âdile Sultan’ın Eyüp Sultan hakkında yazdığı bu mersiye çok manidardır:

Seyyidü’s-sâdât Fahr-ı Enbiyâ
İki cihân pâdişâhı Mustafâ
Mekke’de doğdu sa âdetle o mâh
Elli üç sâl onda tutdu cây-gâh
Çünkü kırk yaşında vahy ile Huda
Eyledi bi’setle dünyaya atâ
Bâ dehû me’mûr oldu hicrete
Tâ Medine halkı ere devlete
Yâr-ı Gâr ile yola oldu revân
Sanki bir ahterle mâh-ı dü cihân
Ehl-i Yesrib çıkdı istikbâline
Muntazırlar koşdu istikbâline
Her biri etdi tazarrula niyâz
Deyip ey biçâregâne çâre-sâz
Bendeliğe bu kulun edip kabûl
Hâneme ey şâh-ı dîn eyle nüzûl
Merhamet kani inâyet menbaı
Âciz ü üftâdegânın eşfaı
Sonra h’ikmetle buyurdu ol resûl
Hangi câyı mâkâm eylerse kabûl
Ben dahı ol hânenin mihmânıyım
O güzel evcün meh-i tâbânıyım
Rûy-ı pâkine kılıb takdîs-i tâm
Âdile lutfuyla olsun şâd-kâm

O Hayrın da Sultanıydı…
Adile Sultan, diğer Osmanlı hanımları gibi oldukça zengin eserler ile karşımıza çıkmaktadır. Âdile Sultan’ın vakfiyesinde: Fındıklı’da, sahil sarayı, Kandilli’de sarayı, Kuruçeşme’de Esma Sultan’dan kalma yalısı, Üsküdar’da Validebagı’nda ve Kâğıthane civarında ayrıca sarayları vardır. Âdile Sultan’ın vakfiyesi içinde yer almayan çeşitli okul, dergâh, türbe, sarnıç, şadırvan, çeşme, namazgâhlar vb… mevcuttur. Onun sarayı bir eğitim yuvası idi. Bilhassa kadınların eğitimi ile ilgilenmiş onları teşvik etmiştir.

Güzellerin Sonbaharı da Güzeldir…
Âdile Sultan, oluşturduğu vakıflarla cemiyetteki sosyal yardımlaşma ve dayanışmayı sağlamaya, toplumun bünyesindeki iktisadi dengeyi kurmaya çalışmıştır. İstanbul’un güzel mekânlarında ismi yaşayan güzide Sultan’ın eserleri hala canlılığını korumaktadır. Kandilli’deki sarayı şimdilerde düğün gibi törenlere ev sahipliği yapıyor. Verem olan kızı Hayriye Hanım sultan için yaptırdığı Çamlıca’daki köşkü-sayfiyesi ise vefatının ardından yetimhane olarak kullanıldı ve dahi öğretmen evidir. Fındıklı’daki sahil sarayını da bugün Mimar Sinan Üniversitesi kullanmaktadır.

1898 senesinde bir bayram sabahı Fındıklı’da ebedi âleme intikal etti. Kalabalık bir cenaze merasiminden sonra Eyüp Sultana zevcinin yanına defnolundu. Haliç sahilindeki türbelerinde ziyaretçilerini beklemektedirler.
 

İstifade Edilen Kaynaklar:
Özdemir Hikmet, Âdile Sultan Divanı, Kültür Bakanlığı yay. Ankara 1996
Naci Elif (1965), Türk Sarayından Müstesna Bir Prenses Âdile Sultan, Hayat Tarih Mecmuası,1965
Uluçay Çağatay (1992), Padişahların Kadınları ve Kızları, TTK, Ankara 1980
Mazak Ferda, Sultan II. Mahmut’un Kızı Adile Sultan, Çamlıca Kültür ve Yardım Vakfı, İstanbul,2000
Sakaoğlu Necdet, Bir Mülkün Kadın Sultanları, Oğlak Yayıncılık, İstanbul 2011
 

Mine Erbulmuş

 

http://istanbultarih.com/haberprint/adl--nin-kizi--dile-sultan-olmak--203.html