Cem Behar - Bir Mahallenin Ölümü (Kitap Tahlili)

Kategori: OKMİMY PROJESİ - Tarih: 1 Ocak 2018 13:43
Cem Behar - Bir Mahallenin Ölümü (Kitap Tahlili)

Otuz aralık cumartesi günü, Sultanahmed Sıbyan mektebinde bu ay işlediğimiz “külliyeden mahalleye mahalleden şehre sosyal hayat” temalı programımızın son ayağı olan kitap tahlili aşamasını gerçekleştirdik.



Yunus Uğur Hocamız ile birlikte Cem Behar’ın "Bir Mahallenin Doğumu ve Ölümü (1494-2008) Osmanlı İstanbulu’nda Kasap İlyas Mahallesi" kitabını okuduk. Behar’ın kitabında bahsettiği gibi bir tesadüf sonucu bulunan Kasap İlyas Mahallesine ait kayıtlar günümüze ulaşmış ve bir mahallenin pek çok açıdan nasıl düzenlendiğini anlamak ve anlatmak açısından oldukça önemli. Yunus Hocamızın da ifade ettiği gibi böylesi kayıtlar her zaman geçmiyor elimize çünkü bu konuda titizlikle davranan pek az insan çıkmış. Kasap İlyas Mahallesi kayıtlarının da elimize ulaşmış olmasının sebebi sorumluluk sahibi imam ve muhtarlar vesilesiyle olmuştur.

Mahalle mefhumu etrafında bir nostalji de bizler yaptık elbet. “Bahçesi olan evlerde oturan, sokakta oyun oynamayı bilen, komşuluğun henüz bir kırılma yaşamadığı dönemde iyi komşu teyzeleri-amcaları olan son nesildik…” deyip durduk. Ama “günümüze tekrar uyarlanıp dönüştüremeyeceğimiz şeyler ancak nostaljik bir malzeme olarak dolanır dillerde eğer bu konuları günümüze uyarlayabilme çabasına girerken o zaman yeniden çağımıza uygun bir şekilde mahalle kültürüne sahip olabiliriz. Yok eğer uyarlayamayacaksak mahalle mefhumu müzeye kaldırılması gereken bir şey olur ki müzeye ancak bu zamana uyarlayıp dönüştüremeyeceğimiz, nadirattan olan şeyler koyulur.” Seyirlik için, hatırlanmak için… Ama mahalle bambaşka bir olay. Bizzat insanın içinde aktif rol oynadığı, tek bir bireyle değil bireylerin bir araya gelerek oluşturduğu bir yapıdır. İnsan bu mefhum içerisinde hem aktif hem de organik bir biçimde işlev gören bir yere sahiptir. Capcanlıdır. Günümüzün apartmanlarla boğulmuş ve anonimliğinin giderek arttığı bu nedenle de insanın insana güveninin de azaldığı bir çağda her şey çok hızlı. Koskoca bir şehirde uzak kavramımın ortadan kalkması kalabalığı arttırdı. Bunca kalabalık biraz da günlük hareketin uçsuz bucaksız olmasından kaynaklı. “İki ev arasına siz bir cadde koysanız ne kadar yakın olursa olsun o iki ev arasında komşuluk bağı kuvvet kazanamaz” diyen Hocamız nasıl da haklı!
Okuduğumuz kitap çerçevesinde tartıştığımız tüm bu konular bizi birde kefalet meselesine getirdi. Mahalle sakinlerinin birbirine kefil olması ve kefil olunmayan kişinin ise mahalleden başka bir mahalleye nakledilmesi.. Çünkü o kişi “kendi halinde değildir”…
1494 tarihine kadar geçmişteki izleri sürülebilen Kasap İlyas Mahallesi İstanbul’un en eski tarihli mahallelerinden birisidir. Yunus Uğur hocamızın da dediği gibi kitapta da bahsi geçen 1485 tarihli bir külliyenin buradaki varlığı mahallenin kuruluşunu daha eskilere dayandırabilmemeiz açısından bir kapı aralamaktadır aslında. Varlığı bilinen ancak belgeleri oldukça az olan nadir mahallelerden biri olan Kasap İlyas Mahallesi adını buradaki kasabın bir mescid inşa ettirmesiyle almıştır. 2008 yılında ise Fatih ilçesinde yapılan semt-mahalle isim değişiklikleri nedeniyle ismi değişmiştir. Aslında bu tutum ise hafızayı/tarihi belleği silmekten başka bir şey değildir.

Bu küçük ölçekli mahalle çerçevesinden daha büyük bir mefhum olan şehre bakabilirirz aslında. Zira bir şehri meydana getiren unsurlar mahallelerdir zaten. Böylelikle bir şehrin bir organizmasından bütününe bir yol çizebiliyoruz.
Mahalleler özerk yönetim birimleri diyebileceğimiz özelliklere sahiptiler. Aslında bugün belediyecilik denilen görevleri mahalle kendi içerisinde hallediyordu. Kurulan vakıflarla mahallenin çöpçüsü, bekçisi, temizlikçisi vb diğer ihtiyaçları karşılanıyordu. Böylelikle bireyin elini uzattığı zaman ulaşamayacağı makamlar önüne çıkmıyor bizzat kendisinin başta kendisine sonra komşusuna karşı sorumlu olduğu bir sistem ortaya çıkıyordu. Bu durum hem bireyin sorumluluk bilincini kuvvetlendiriyor hem de aksamadan işleyen bir sistemi mümkün kılıyordu.
Bu mahalleler ise genellikle doğal gelişen yapı birimleriydi. Irk, din, mezhep vs merkezli olmaktan ziyade insanların tercihlerine ve ihtiyaçlarına göre şekillleniyordu. Yani yönetim tarafından dayatılan bir sistem yoktu. Doğal bir olay gibi gerçekleşerek devam ediyordu. Elbet göçler, şenlendirme politikası, huzursuzluk yaratanların sürülmesi vs gibi istisnalar dışında.

Günümüzde bir nostalji olarak dillerdedolanan mahalle kültürünün bu çağa uyarlanabilecek bir yönü vardır mutlaka. Araştırmalı, okumalı ve en önemlisi yorumlamalıyız. Çünkü insan ancak kendi tecrübeleri üzerinden okuyabilir bir diğerini. Bugün tecrübe ettiğimiz bu apartman kültüründen sonra olmadığının anlaşıldığı bir dönem de gelecek sanıyorum.
Sözü Tanpınar’a bırakarak bitirmek daha güzel olacak zannımızca:
 
 "Bugün mahalle kalmadı. Yalnız şehrin şurasına burasına dağılmış, eski, fakir mahalleliler var. Birbirlerinin hatırını sormak, bir kahvelerini içmek, geçmiş zamanı beraberce anmak için zaman zaman gömüldükleri köşeden çıkan, bin türlü zahmete katlanarak semt semt dolaşan ihtiyar mahalleliler...
Bugünün mahallesi artık eskiden olduğu gibi her uzvu birbirine bağlı yaşayan topluluk değildir; sadece belediye teşkilatının bir cüzü olarak mevcuttur. Zaten mahallenin yerini yavaş yavaş alt kattaki üsttekinden habersiz, ölümüne, dirimine kayıtsız, küçük bir Babil gibi, her penceresinden ayn bir radyo merkezinin nağmesi taşan apartman aldı."
Ahmed Hamdi Tanpınar-Beş Şehir
      
Üç ay önce yola koyulduğumuz “Osmanlı Kültürel Mirası İzinde Medeniyetimize Yolculuk Projesi”nin üçüncü ayının son programı ile bu dönemin koşuşturmasını geride bırakmış olduk. Şubat ayında başlayacağımız yeni konumuzun merağı ile bir mola veriyoruz.

Bütün bu bereketli koşuşturma içerisinde işlerini hakkıyla yapmaya çalışan başta Bünyamin Koç Beyefendi olmak üzere İstanbul Tarih Derneği’nin ve Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın destekleri için teşekkürlerimizi arz ediyoruz. 
 
 
Meliha AÇIKGÖZ

 

http://istanbultarih.com/haberprint/cem-behar---bir-mahallenin-olumu--kitap-tahlili--10316.html