Nureddin Mahmud Zengî’nin Haçlılara Karşı Mücadelesi

Kategori: Tarih - Tarih: 28 Şubat 2017 15:25
Nureddin Mahmud Zengî’nin Haçlılara Karşı Mücadelesi

Ortaçağ İslâm dünyasında Haçlılara karşı vermiş olduğu mücadele ile tanınan Nureddin Mahmud Zengi, Musul Atabegi İmâdeddin Zengî’nin oğludur. Babasının ölümünden sonra (1146) Halep’e gelerek Zengîlerin Halep kolunu kurdu.

Musul’da ise büyük kardeşi I. Seyfeddin Gazi hakim oldu. Nureddin Mahmud’un tarih sahnesine çıktığı dönem, Haçlıların İslâm dünyasının ortasında bir takım devletçikleri olduğu dönemdir.

Nureddin Mahmud’un Haçlılara Karşı İlk Mücadeleleri

Nureddin’in babası İmâdeddin Zengî, ölümünden kısa bir süre önce Haçlıların elinde bulunan Urfa’yı alarak buradaki kontluğa son vermişti. Ancak onun ölümünden sonra II. Joscelin, bir kısım Ermeni halk ile anlaşarak Urfa iç kalesi hariç diğer yerleri zaptetti. İç kaleye çekilen Müslüman askerlerin yardım istemeleri üzerine harekete geçen Nureddin, Urfa’ya yaklaşması ile II. Joscelin kaçtı ve böylece Urfa yeniden fethedildi. Nureddin Mahmud, Zengîlerin Halep kolunun başına geçişinin daha ikinci yılında Haçlıların elinde olan Artah ve Keferlâsa’yı aldı. Haçlılar, babası Zengî’nin ölümünden sonra onun, topraklarını kolaylıkla alacaklarını sanmışlarsa da Nureddin daha işin başında buna izin vermeyeceğini gösterdi. Urfa’nın kaybı Avrupa’da büyük bir yankı uyandırdı ve bölgedeki hakimiyetlerini kaybetmek istemeyen Haçlılar, yeni bir sefer hazırlığına başladılar. Bunun sonucu olarak 1147 yılında II. Haçlı Seferi başladı. 1148 yılının ilkbaharında Filistin’e ulaşan Haçlılar Dımaşk’ı kuşattılar. Dımaşk Atabegi Abak’ın yardım çağrısı karşısında büyük kardeşi ile yardıma giden Nureddin, Haçlıların aralarındaki anlaşmazlık yüzünden geri çekilmeleri üzerine karşı harekete geçip Arima (Urayma)’yı kuşattı ve kısa sürede ele geçirip kaleyi yıktı. Arima yenilgisine karşı misilleme yapmak için Halep’e saldırıya geçen Haçlılar karşısında Nureddin, Dımaşk Atabegliği’nin veziri olan Üner’den yardım istedi. Daha önce yardımını gördüğü Nureddin’e bir miktar asker yolladı. Yağra’yı Haçlılardan yeni almış olan Nureddin, gelen yardımcı kuvvetlerle bu kez İnnib Kalesi’ni kuşattı. Haçlılar kale önünde çok ağır bir yenilgiye uğradılar. Çok sayıda Haçlı askeri öldürülerek büyük miktarda ganimet ele geçirildi. Ölen Haçlılar arasında Esededdin Şirkuh tarafından öldürülen Antakya Prinkepsi Raimond’da bulunuyordu (1149).

Nureddin Mahmud, Antakya Prinkepsinin ölümünü fırsat bilerek şehirdeki Haçlı hakimiyetine son vermek adına, Dımaşk Atabegliği’nin askerleri ile Antakya’ya sefere çıktı. 1149 yılında Antakya önünde karargah kurdu, şehri teslim etmelerini istediyse de buna olumlu bir cevap alamadı. Bunun üzerine Efâmiye Kalesine doğru yola çıktı. Nureddin, kaleyi savaşmadan ele geçirdi (1150). Ardından tekrar Antakya’ya geldi. Şehrin düşmeyeceğini anlayınca kuşatmayı kaldırdı ve Halep’e döndü. Antakya ve çevresine yaptığı geniş çaplı akınlarda çok sayıda Haçlı askeri öldürüldü, bir kısmı da esir alındı. Nureddin, II. Joscelin’in elinde bulunan yerleri almak için yaptığı bir seferde ağır bir yenilgi aldı. Yenilgiye rağmen mücadeleyi bırakmayan Nureddin, Türkmenlere haber göndererek II. Joscelin’i yakalayana büyük ödüller vereceğini söyledi. Bunun sonucunda II. Joscelin, Nureddin’in hizmetindeki bir Türkmen tarafında yakalandı ve Halep Kalesi’ne hapsedildi (1150). Böylece onun elinde bulunan Antep, Tel Bâşir, Azâz, Tel Hâlid, Râvendân, Burcu’r-rasas, Bâre Hisan, Kefersûd, Keferlâsa, Dülûk ve Maraş gibi şehir ve kaleler Nureddin Mahmud ve ittifak yaptığı Türkiye Selçuklu Sultanı I. Mesud, Artuklu Beyi Timurtaş tarafından zaptedildi (1151).

Nureddin Mahmud’un Dımaşk’ı Alması

Nureddin Mahmud, vezir Üner’in ölümünden sonra Dımaşk’ı almak için harekete geçti. Yaptığı ilk seferde Haçlıların Dımaşk’a yardıma gelmesinden dolayı net bir başarı elde edemedi ve şehri sadece tabiiyeti altına aldı. 1151 yılında yaptığı ikinci seferde de Haçlılar şehre yardıma geldi fakat bu kez etkili olamadılar. Haçlıların geri dönmesinden sonra Nureddin, şehri tekrar kuşattı. Fakat bu kez de istediğini alamadı. Askalân’ı ele geçiren Haçlılar bölgede hakimiyetlerini güçlendirmek adına Dımaşk’a da göz dikmeye başladılar. Bunun üzerine Nureddin, Haçlılara karşı verdiği mücadelede işini kolaylaştırmak ve Mısır yolunu açmak için Dımaşk’ı ele geçirmeyi zorunlu gördü. Zira Haçlıları Askalân’dan uzaklaştıramamasının nedeni de arada Dımaşk’ın olmasıydı. Nureddin iyi bir plan ile Dımaşk Atabegi Abak’ı kumandanları hakkında kuşkuya düşürerek kumandanları şehirden uzaklaştırdı ve böylece şehri ele geçirdi (1154).

Haçlılarla Mücadelenin Doruk Noktasına Ulaşması

Nureddin Mahmud, Dımaşk’ı ele geçirmesiyle birlikte artık Haçlılara karşı mücadelede doruk noktasına ulaştı. Yaptığı pek çok sefer, Haçlıların güçten düşmesini ve artık kendisi karşısında tutunamayacaklarını anlamalarını sağladı. Bu sayede Nureddin, zaman zaman savaşmadan Haçlıların ellerinde bulunan yerlere hakim oldu. Buna örnek olarak, Tell-Bâşir Kalesi’nde bulunan Haçlıların kaleyi isteyerek Nureddin Mahmud’a teslim etmeleri gösterilebilir. Nureddin Mahmud’un Dımaşk’ı almasından sonra Suriye’de ele geçirdiği yerleri tahkim etmesi için zamana ihtiyacı vardı. Diğer taraftan da Hârim’i Haçlıların zaptetmesi, onun karşı harekete geçip burayı kuşatmasına neden oldu. Kuşatma sırasında Kudüs Kralının barış teklifine olumlu cevap verdi. Yapılan antlaşma ile Hârim’e bağlı bölgenin yarısı Nureddin’e verildi (1156). Kudüs Krallığı ile antlaşma yapılmasına rağmen Kudüs Kralı, 1157 yılında Banyas’ta konaklamış bir Türkmen kafilesine saldırdı. Çoğunu esir alarak bütün sürülerini ele geçirdi. Barış antlaşmasının bozulması üzerine Dımaşk valisi Esededdin Şirkuh ve Nureddin’in kardeşi Nusretüddin, Dımaşk yakınlarında Haçlıları bozguna uğratıp çok sayıda esir aldılar. Alınan esirler Banyas’taki olaylara karşılık kılıçtan geçirildi. Bu olaylardan sonra Nureddin, Banyas’ı almak için harekete geçti, şehri ele geçirdi fakat iç kaleyi alamadı. Diğer taraftan Kudüs Kralının yaklaştığını öğrenince, geri çekilip beklemeye başladı. Kral bölgeye ulaşıp, tahribatı tamir etti. Ardından Taberiyye’ye doğru yola çıktı, bölgeden daha ayrılmadan Nureddin ani bir baskın ile Haçlıları bozguna uğrattı (1157).

Nureddin, Banyas’ta Kudüs Kralını bozguna uğratmasından bir müddet sonra Halep’te ağır bir hastalığa yakalandığı sırada, bunu fırsat bilen Haçlılar, Ba’lebek ve Şeyzer’e saldırdılar ancak başarı elde edemediler. İyileştikten sonra hastalığında bölgesine saldıran kardeşi Nusretüddin’den Harran’ı aldı (1159). Nureddin Mahmud, 1164 yılında çevresindeki emîrlere Haçlılara karşı cihad çağrısında bulundu. Bunun üzerine ona katılan Musul Atabegi Zeyneddin Ali Küçük ve Artuklulardan Fahreddin Kara Arslan ile beraber Hârim Kalesi önüne geldiler. Kale kuşatması sırasında Antakya Prinkepsi Bohemond, Trablus Kontu Raimond ve Hugues de Lusignan idaresinde Haçlı ordusu yardıma geldi. Müslüman ve Haçlı ordusu arasında Hârim önünde çok şiddetli bir savaş vuku buldu. Savaş sonunda ağır bir yenilgi alan Haçlılar çok zayiat verdiler. Haçlı liderlerinin tamamı (Ermeni Toros ve kardeşi hariç) esir edildi. Bu şekilde Hârim kolayca ele geçirildi. Nureddin, Haçlılara bir darbe daha vurmak için Ali Küçük ile birlikte Arka, Arima ve Safisa’yı zapetti. Ardından Haçlılara bir darbe daha vurarak, 1148 yılından beri hakim oldukları Banyas ve Hunin’i aldı.

Mısır’ın Alınması

Fatımi veziri Şaver, vezirlikten azledildikten sonra Nureddin’den yardım istedi (1163). Kendisinin tekrar vezir olması durumunda Nureddin’e, bütün askerlerinin masraflarını karşılayacağına ve Mısır’ın gelirlerinin üçte birini Nureddin’e göndereceğine dair söz verdi. Nureddin, Şirkuh komutasında bir orduyu Mısır’a gönderdi ve bu yardımla Şaver tekrar vezirlik makamına oturdu. Ancak Şaver, daha önce verdiği sözü tutmadı, üstüne Nureddin’e karşı Haçlılarla ittifak kurdu. Nureddin Mahmud, 1169 yılında Ca’ber Kalesi’ni ele geçirerek en önemli hedeflerinden birini gerçekleştirmiş oldu. Mısır’ı işgal için harekete geçip Bilbîs’i alan Haçlılar Kahire önlerine gelip karargah kurunca Fâtımi Halifesi Âdıd-Lidînillah ile Şaver, Nureddin’e mektup göndererek acil yardım isteğinde bulundular. Şâver bir yandan da Haçlılar’la iyi ilişkiler kurup onları uzaklaştırmaya çalışıyordu. Yapılan görüşmeler sonunda Haçlılar, 100 bin dinar peşin olmak üzere, 1 milyon dinar karşılığında geri çekilmeyi kabul ettiler. Mısır’ın Nureddin’e teslim edilmesinden korktukları için 100 dinarın gelmesini beklemek üzere yakın bir yere çekildiler. Bu sırada Nureddin, Şirkuh’un komutasında Mısır’a bir ordu daha gönderdi. Haçlılar gelen kuvvet karşısında geri çekilmekten başka bir çare bulamadılar. Şirkuh, Kahire’ye girerek idareyi ele alarak vezir tayin edildi. Ancak sadece iki ay kaldı. İki ay sonra ölümü ile yerine yeğeni Selâhaddin-i Eyyûbî vezir oldu (1169). Mısır’ın alınmasından sonra büyük bir korkuya kapılan Haçlılar, Kudüs’ü kaybetme korkusuyla Avrupa’dan yardım istediler. Avrupa’dan gelen yardım ile 1169 yılında Dimyat’ı kuşattılar. Şehir 50 gün boyunca kuşatma altında kaldı. Şirkuh’un ölümüyle, onun yerine geçen Selâhaddin, Nureddin’e elçi gönderip kendisini durumdan haberdar etti. Bunun üzerine Nureddin, kuşatmaya katılmış olan Haçlıların boşalttığı yerlere seferler düzenledi. Yağma ve tahribatta bulundu. Bu durum karşısında Haçlılar, Dimyat kuşatmasını bırakıp geri dönmek zorunda kaldılar.

Haçlılara Karşı Yaptığı Son Seferleri

1172 yılında Lâzıkiyye limanına demirleyen tüccar ve mallarla dolu olan iki gemiyi Haçlılar ele geçirdiler. Nureddin ve Haçlılar arasında barış antlaşması olduğu bir dönemdi ancak Haçlıların yaptıkları bu hareket, barışın bozulmasına neden oldu. Nureddin’in uyarılarına karşı olumsuz cevap verildi. Bunun üzerine harekete geçen Nureddin, Haçları mağlup etti. Ordusuyla Trablus yakınlarına kadar giderek bölgeyi tahrip etti ve pek çok Frank öldürdü. 1172 yılında Haçlıların Dımaşk’a bağlı Havrân’ı yağmalamaları üzerine harekete geçen Nureddin, Haçlıları Dımaşk’a bağlı es-Sevâs’ta yakaladı ve mağlup etti. Ardından bu kez Nureddin, Haçlılara karşı sefere çıktı ve önlerine çıkan tüm Haçlıların mallarını yağmalayıp, onları esir aldılar. Bunun üzerine Haçlılar, bölgeden geri çekildiler.

Nureddin Mahmud, hükümdarlığı boyunca Haçlılara karşı pek çok sefere çıkan, onlara en ağır yenilgileri tattıran ve bölgede Haçlıların etkinliğini kıran bir liderdi. Ancak istisnada olsa yaptığı bazı seferlerde başarı elde edemedi. Nitekim Haçların Askalân kuşatmasında, 1162 yılında Hârim Kalesi’ne yaptığı seferde ve 1163 yılında Hısnü’l-Ekrâd önünde başarısız olmuştur.

Sonuç

Nureddin Mahmud, hayatının büyük bir bölümünü Haçlılarla mücadele etmeye adayan bir hükümdardır. Hükümdarlığı boyunca en büyük ideali, Haçlılar ile komşu olan İslâm ülkeleri arasında bir birlik oluşturup kendisinin komuta ettiği bir cephe oluşturmaktı. Bu yolda bir takım ittifaklar kurmuşsa da isteğini tam anlamıyla yerine getirememiştir. Haçlılara karşı yaptığı amansız mücadele ile Haçlı devletçiklerini ortadan kaldıramamışsa da daha sonra Kudüs’ün Selâhaddin-i Eyyûbî tarafından fethine zemin hazırlamıştır.

Kaynakça: Alptekin, Coşkun, “Musul Atabegliği (Zengîler) 1127-1233”, Doğuştan Günümüze Büyük İslâm Tarihi, İstanbul 1988, s. 533-578; Holt, P. M., Haçlı Devletleri ve Komşuları, çev. Tanju Akad, İstanbul 2007; İbnü’l-Esîr, İslâm Tarihi: el-Kâmil fi’t-Târih Tercümesi, XI, çev. Abdülkerim Özaydın, İstanbul 1987; Kök, Bahattin, “Nûreddin Mahmud Zengî”, DİA, XXXIII, (2007), s. 259-262; Runciman, Steven, Haçlı Seferleri Tarihi, I-II, çev. Fikret Işıltan, Ankara 20084; Setton, M. K., “Nureddin’in Faaliyetleri”, çev. K. Yaşar Kopraman, Tarih Araştırmaları Dergisi, IV/6-7, (1966), s. 505-520.

Suat Kaymak

http://istanbultarih.com/haberprint/nureddin-mahmud-zeng--nin-haclilara-karsi-mucadelesi-231.html