Aziz Mahmud Hüdayî Hazretleri

Tarih: 28 Mart 2017 10:45
Aziz Mahmud Hüdayî Hazretleri

Osmanlı Sultanlarından Sultan Birinci Ahmed Han’ın ve dönemin 4 cihan sultanına gönül Sultanlığını yapmış, Kabri Üsküdar’da bulunan Edebiyat ve din sahasında zirve olmuş büyük veli…

1541 yılında Ankara’nın Şereflikoçhisar ilçesinde dünyaya geldi. Asıl ismi Mahmud’dur. “Aziz” ve “Hüdayi” sıfatları ise kendisine sonradan verilmiştir. Cüneyd-i Bağdadî’nin neslinden olup “seyyid”’dir. Bunu yazdığı şiirlerinden anlamaktayız.

Çocukluğunu geçirdiği Sivrihisar’da ilk tahsilini gördükten sonra, İstanbul’a gelerek Küçükayasofya Medresesinde Nazırzade Ramazan Efendi’ye talebe oldu. Bu medresede tahsilini tamamlayıp hocasından icazet alarak, hocasının yanında yardımcı olarak görev aldı. Bir taraftan talebe yetiştirirken, diğer taraftan tasavvuf terbiyesi alarak Halvetiye tarikatına mensup oldu. Hocası Nazırzade, Edirne Selimiye Medresesine müderris olduğunda, Mısır ve Bursa Kadılıklarında Hüdayi’yi yanından ayırmadı. Hocasının vefatından sonra 1573 yılında Bursa Ferhaniye medresesinde müderris, Cami-i Atik Mahkemesine kadı olarak atanmıştır. Hüdayi Hazretleri; Bursa Kadılığı yaptığı sıralarda karşılaştığı bir dava ve bu davada cereyan eden manevi olaylar neticesinde Üftade Hazretlerine intisab etmiştir. Kadılık ve Müderrislik gibi maddi anlamda yücelik olarak sayılan bu makamları bir gönül sultanı olan Üftade Hazretlerine tercih etmesi çok manidardır. Hocası Üftade Hazretleri, Hüdayi’yi manevi terbiyesine alarak, onu adeta bir inci gibi işlemiştir. Üftade Hazretlerinin talimatıyla Hüdayi, Bursa caddelerinde ciğer satarak kibrini kırmış, nefsini mağlub etmiş ve manevi anlamda yüksek derecelere nail olmuştur. İbrahimi bir teslimiyet ve samimiyetle hocası Üftade Hazretlerine muhabbet duyan Hüdayi Hazretleri kısa zamanda hocasının himmet ve övgüsüne mazhar olmuştur. Hocası Üftade Hazretlerinden icazet aldıktan sonra, Sivrihisar’a hocalık yapmaya gider. Fakat çok geçmeden hocasının hasretine dayanamayıp Bursa’ya geri döner ve hocası Üftade hazretlerinin son nefesini verirken yanında olur. Hazreti Üftade Hakk’a yürümeden en sevdiği talebesi olan Hüdayi’ye “Padişahlar ardınca yürüsün” duasında bulunur.



Üftade Hazretleri’nin vefatından sonra İstanbul’a gelen Hüdayi Hazretleri, Şeyhülislam Hoca Saadeddin Efendi’nin delaletiyle tayin edildiği Küçükayasofya Cami Tekkesinde 8 yıl şeyhlik makamında bulundu. Fatih Camiinde vaizlik yapıp, tefsir ve hadis dersleri verdi. Üsküdar’da mütevazi bir tekke kurup yanına kendi ismini taşıyan bir cami yaptırdı. Cami yapımında bizzat taş taşıyıp çalışarak hizmet etti. Üsküdar’da talebe okutmakla hayatını sürdüren Hüdayi Hazretlerine bir gün Saray görevlilerinden birisi gelerek, Devrin padişahı Sultan I. Ahmed Han’ın rüyasının yazılı olduğu bir kağıt uzatarak rüyanın yorumlanmasının kendisinden rica edildiğini belirtir. Hazreti Hüdayi, kerametvari bir davranış gösterir ve önceden hazırlamış olduğu cevabi mektubu saray görevlisine teslim eder. Padişahın rüyası şu idi; ( Padişah Sultan I. Ahmed, Avusturya Kralı ile güreş tutmaktadır ve I. Ahmed güreş esnasında sırtüstü toprağa düşmektedir.) Rüyanın yorumunu yapan tüm herkes, I. Ahmed’in Avusturya Kralı karşısında mağlub olacağı şeklinde yorumlamıştı. Fakat Hüdayi Hazretleri: ”- Cenab-ı Hakk, insanda en kuvvetli bölge olarak sırtı yaratmıştır, yeryüzünde ise toprakı. Dolayısıyla Padişahımızın sırtının yere(toprağa) değmesi iki kuvvetin bir araya gelmesidir. Bundan dolayı derim ki: Padişahımız, Avusturya Kralına karşı zafer kazanacaktır.” dedi. Nitekim Hüdayi Hazretlerinin dediği gibi olur ve Estergon kalesinin fethi gerçekleşir. Bu olaydan sonra Sultan I. Ahmed’in, Hüdayi Hazretlerine muhabbeti ziyadeleşti. I. Ahmed saltanatı zamanında, devamlı Hüdayi Hazretlerinden ilim ve manevi terbiye aldı. Halk arasında Aziz Mahmud Hüdayi Hazretlerine ait birçok menkıbe vardır. Hüdayi Hazretleri, Sultanahmed Cami’nin açılışına katılmak için Üsküdar’dan kayıkla Eminönü’ne gitmek ister. Fakat o gün fırtına çok şiddetli eser ve denizdeki dalgalar çok olduğu için hiçbir kayıkçı yola çıkmak istemez. Hüdayi Hazretleri kürekleri çekmeye başlar ve denizde kayığın gittiği bölge süt liman olur, sağ salim bir şekilde Eminönü’ne, oradan Caminin açılışına gider. Halk arasında bu yola “Hüdayi Yolu” denmektedir.



Sultan I. Ahmed’in cihan sultanı olmasının arkasında, Aziz Mahmud Hüdayi Hazretleri gibi bir cihan sultanı vardır. I. Ahmed birgün Hüdayi Hazretlerini görmek için Üsküdar’a gider. Hüdayi Hazretleriyle pazarda karşılaşırlar ve padişah Hüdayi Hazretlerine atına binmesini, kendisinin de ardından geleceğini söyler. Hüdayi Hazretleri kabul etmek istemez. Bunun üzerine I. Ahmed “Hocam buyurun, bizler cihan sultanı isek, sizlerde gönüller sultanısınız” der ve teklifini yineler. O esnada Hüdayi Hazretleri ata biner, birkaç adım gidince iner ve şöyle der: “Sırf hocam Üftade Hazretlerinin duası tahakkuk etsin diye bindim. Çünkü o bana: “Evladım, Padişahlar ardınca yürüsün” şeklinde duada bulunmuştu. Aziz Mahmud Hüdayi Hazretleri, bereketli bir ömür sürmüş ve yaşadığı devirde III. Murad, III. Mehmed, I. Ahmed, II. Osman, IV. Murad gibi padişahlara va’zu nasihatlerde bulunmuş ve onların gönüllerini tasavvuf ikliminde huzura kavuşturmuştur. Kısaca Hüdayi Hazretleri, Padişahlara hoca, halka mürşit olmuştur. Hüdayi Hazretleri, büyük bir mutasavvıf olduğu gibi edebiyat sahasında da kuvvetli bir edib idi. Yedi civarında Türkçe, yirmi kadar da Arapça eser kaleme almıştır. Eserlerinden bazılarının ismi şunlardır; Nefâisül-Mecalis, Vâkıât, Tecelliyât, Tarikatnâme, Mirâciye’dir. Ayrıca çoğunu III. Murad’a yazdığı 152’si Türkçe, 22’si Arapça olmak üzere 174 mektubun yer aldığı Mektûbât adlı eseriyle de tarihe kaynaklık etmektedir. Sultan I. Ahmed, Hüdayi Hazretlerine bir dua etmesi ricasında bulunduğunda, Hüdayi Hazretleri şu şekilde duada bulunmuştur. “Sağlığında bizi, vefatımızdan sonra kabrimizi ziyaret edenler bizimdir. Bizim dostlarımız denizde boğulmasınlar, imanlarını kurtarmadıkça göçmesinler, ahir ömürlerinde fakirlik çekmesinler, vefatlarını bilsinler ve haber versinler”

1628 yılının Ekim ayında fâni âlemden baki âleme göç edip Hakk’a yürüyen Aziz Mahmud Hüdayi Hazretleri Üsküdar’da kendi adına yaptırılan türbesine defnedilmiştir.  

http://istanbultarih.com/makaleprint/aziz-mahmud-huday--hazretleri.html