Lisans ve Yüksek Lisansını İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü’nde tamamladı. Kapadokya Üniversitesi Turist Rehberliği bölümlerinden mezun oldu Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Tarih Bölümünde Doktora eğitimine devam etmektedir. Marmara Üniversitesi ve Medipol Üniversitesi’nde Öğretim Görevlisi olarak dersler vermektedir. “Fatih Tarih Envanteri”, “Çanakkalepedia”, “Keşf-i İstanbul Gezileri”, “İstanbul'un Tarihi Mezarlıkları, Hazire, Kabir ve Türbelerinin Envanter Projesi”, “Yürü Keşfet İstanbul Projesi” lokasyon tabanlı Tarih, Kültür ve Turizm uygulaması, “Osmanlı Kültürel Mirası İzinde Medeniyetimize Yolculuk” Projesi, “İstanbul Tekkeleri Envanter Projesi”, “Zeytinburnu İlçesi’nin Tarihi Mekanlarının Tanıtım Tabelalarının Hazırlanması Projesi”, “Kültür Bakanlığı Tarihi Yarımada İmar Planı” Projelerinde “Tarihçi, Danışman ve Yazar” olarak görev almıştır. "İstanbul Tarih" ve "Tarihçe" Dergileri ile www.istanbultarih.com isimli internet sitesinin İmtiyaz Sahibi ve yazarıdır. “Fetvanın Gücü - Şeyhülislam Hasan Hayrullah Efendi”, “İstanbul'un 100 Sultan İkinci Abdülhamid Han Eseri", “Bakıp da Göremediklerimizle İstanbul” ,"Veziriâzam Davud Paşa ve Külliyesi", "Geçmişten Günümüze Bahçelievler" isimlerinde beş kitabı bulunmaktadır. TV ve Radyo programlarının yanı sıra, tarih alanında farklı konularda yurtiçinde ve yurtdışında seminerler vermekte, Bölgesel-tematik içerikli gezilerde rehberlik yapmakta, Tarih alanında projelerde danışmanlık hizmeti vermektedir. Akkurt, 33 ülke ve 130'a yakın şehirde tarih-kültür-medeniyet anlamında gezi ve incelemelerde bulunmuştur.
Birbirinden farklı onlarca öyküye sahip olan bu efsanevi kule, aslında görünmez ve küçük bir adacık olan kayalığın üzerinde yükselir. Kuleye “Kızkulesi” adını Türkler verdiler. Daha önce Damalis, Leandros gibi isimlerle anılan bu şirin yapı, birçok efsaneye konu oldu. Bir rivayete göre, bir falcının baktığı falda, kızının yılan tarafından sokulacağını öğrenen imparator, sevgili evladını ölümden kurtarmak için bu adaya saklar. Ancak, gönderilen bir incir sepetinden çıkan yılan, yine de zavallı kızı sokar ve öldürür.
Kızkulesi ile ilgili bir başka efsane, Hero ve Leandros adlı iki aşığın hazin öyküsünü dile getirir. Efsaneye göre Hero, Afrodit Tapınağı’na bağlı bir rahibeydi ve aşk ona yasaktı. Kızkulesi’nde yaşayan Hero’ya aşık olan Leandros, yüzerek her gece yüzerek adaya gelir, ona aşkını fısıldamış. Gece karanlığında güzel rahibenin yaktığı ateş Leandros’a yol gösterilmiş. Ancak, fırtınalı bir gecede rüzgâr meşaleyi söndürmüş ve Leandros yolunu yitirerek karanlık sularda boğulmuş. Bunu öğrenen Hero da kendisini Boğaziçi’nin soğuk sularına atıvermiş…
Bu efsanevi kule ile ilgili Osmanlı’nın da bir öyküsü olacak elbette. Bir başka efsane kahramanı olan Battal Gazi kuleyi basmış; tekfurun kızını ve hazinelerini alarak Üsküdar kıyısındaki atma atlayıp hızla oradan kaçmış. Eskiler derler ki “Atı alan Üsküdar’ı geçti” sözü buradan türemiştir…
Bunu biliyor muydunuz?
Bu kule, Bizans döneminde gözlemeviydi ve gelen geçen ticaret gemilerinin kontrolü burada gerçekleştirilirdi. İstanbul’dan, Sarayburnu önlerinden bu adaya da bir zincir çekiliydi, tıpkı Haliç’e gerildiği gibi! Türkler İstanbul’u aldıktan sonra, eski kule yıktırılıp yerine yenisi, ahşap olarak yapılmış. 1719’da bu kule yanınca, bina yeni baştan ve taştan inşa edilmiş. 18. yüzyıl sadrazamlarından Hekimoğlu Ali Paşa, 1755 yılında Sultan III. Osman tarafından bu kuleye hapsedilmiş. I. Mahmud’un saray kızlarağası Beşir’in de boynu, Kızkulesi’nin dalgaların dövdüğü kayalıklarında vurulmuş. 1839 Tanzimat Fermanının ilanından sonrak yıllarda bir süre karantina işlevi gören Kızkulesi, yakın zamanlara kadar deniz feneri görevi yaparken, günümüzde özellikle turistlere hizmet veren bir İstanbul güzelliği olarak hizmetini sürdürüyor.
Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...