Lisans ve Yüksek Lisansını İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü’nde tamamladı. Kapadokya Üniversitesi Turist Rehberliği bölümlerinden mezun oldu Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Tarih Bölümünde Doktora eğitimine devam etmektedir. Marmara Üniversitesi ve Medipol Üniversitesi’nde Öğretim Görevlisi olarak dersler vermektedir. “Fatih Tarih Envanteri”, “Çanakkalepedia”, “Keşf-i İstanbul Gezileri”, “İstanbul'un Tarihi Mezarlıkları, Hazire, Kabir ve Türbelerinin Envanter Projesi”, “Yürü Keşfet İstanbul Projesi” lokasyon tabanlı Tarih, Kültür ve Turizm uygulaması, “Osmanlı Kültürel Mirası İzinde Medeniyetimize Yolculuk” Projesi, “İstanbul Tekkeleri Envanter Projesi”, “Zeytinburnu İlçesi’nin Tarihi Mekanlarının Tanıtım Tabelalarının Hazırlanması Projesi”, “Kültür Bakanlığı Tarihi Yarımada İmar Planı” Projelerinde “Tarihçi, Danışman ve Yazar” olarak görev almıştır. "İstanbul Tarih" ve "Tarihçe" Dergileri ile www.istanbultarih.com isimli internet sitesinin İmtiyaz Sahibi ve yazarıdır. “Fetvanın Gücü - Şeyhülislam Hasan Hayrullah Efendi”, “İstanbul'un 100 Sultan İkinci Abdülhamid Han Eseri", “Bakıp da Göremediklerimizle İstanbul” ,"Veziriâzam Davud Paşa ve Külliyesi", "Geçmişten Günümüze Bahçelievler" isimlerinde beş kitabı bulunmaktadır. TV ve Radyo programlarının yanı sıra, tarih alanında farklı konularda yurtiçinde ve yurtdışında seminerler vermekte, Bölgesel-tematik içerikli gezilerde rehberlik yapmakta, Tarih alanında projelerde danışmanlık hizmeti vermektedir. Akkurt, 33 ülke ve 130'a yakın şehirde tarih-kültür-medeniyet anlamında gezi ve incelemelerde bulunmuştur.
25 Nisan 1823 tarihinde Sultan İkinci Mahmud’un oğlu olarak İstanbul’da dünyaya geldi. Annesi Bezmiâlem Valide Sultan’dır. Şehzadeliğinde iyi bir tahsil görerek yetişen ve çok iyi derecede Fransızca konuşabilen Şehzade Abdülmecid, babasının vefatı üzerine henüz 16 yaşında Osmanlı tahtına oturdu.
Sultan Abdülmecid, aldığı batı tarzında eğitimin tesiriyle Avrupa hayranı bir padişah olarak tanınmıştır. Saltanatının henüz dördüncü ayında ilan ettiği Gülhane Hatt-ı Hümayunu sebebiyle Tanzimat Dönemi padişahı olarak şöhret bulmuştur. Hariciye Nazırı olarak görev yapan Mustafa Reşid Paşa tarafından Topkapı Sarayı’nın bahçesinde okunan Gülhane Hatt-ı Hümayun diğer bir ismiyle Tanzimat Fermanı ile devlet yeni bir sürece girmiş oluyordu. Tanzimat Fermanı'nın getirdiği önemli yenilikler şunlardı; Müslüman veya gayrimüslim olan herkesin can, mal, namus güvenliği devlet garantisi altına alınacak, vergiler herkesin gelirine göre düzenli bir şekilde alınacak, askerlik belirli bir düzene göre olacak, mahkemeler herkese açık olacak ve mahkeme kararı olmadan kimse idam edilmeyecek, herkesin mal ve mülk sahibi olması ve bunu miras olarak bırakabilmesi sağlanacak, rüşvet ve iltimas kaldırılacak, kanun gücünün her gücün üstünde olduğu kabul edilecekti.
Tanzimat Fermanı, Osmanlı Devleti’nde anayasal düzenin başlangıç noktası olarak kabul edilmekteydi. Bu fermanla ilk kez bir padişah(Sultan Abdülmecid), kendi gücünün üzerinde bir güç olduğunu kabul ediyordu. Tanzimat Fermanı ile azınlıklara bazı haklar verilmişti. Bu hakları bahane eden Avrupa devletleri Osmanlı Devleti'nin iç işlerine karışmaya başlamışlardı. Tanzimat Fermanı kimileri tarafından büyük bir reform hareketi olarak nitelendirilip desteklenmiş, kimileri tarafından da şiddetle eleştirilmişti. Bu eleştirilerden birisi de Müslüman-gayrimüslim halkın aynı statüde olması, Müslüman halkın devlete küstürülmesidir. Avrupa’nın desteğini sağlamak için yapılan bu hamle ile Kavalalı Mehmed Ali Paşa’nın İstanbul üzerine yürümesi engellenmiş, İngiltere’nin desteğiyle Osmanlı Devleti başkentini koruyabilmişti. Mısır Valisi Mehmed Ali Paşa ile antlaşma zorda olsa sağlanarak Devlet rahat bir nefes almıştı. 1848'de Avusturya'da Macarlar, Rusya'da ise Lehler bağımsızlık için ayaklandılar. İsyânı Avusturya ve Rusya çok kanlı bir şekilde bastırdı. bu durum, Fransız ve İngiliz kamuoyunda Rusya aleyhine büyük bir tepkinin çıkmasına sebep oldu. Macar ve Leh milliyetçilerinin liderleri Osmanlı topraklarına girerek hükûmetten sığınma hakkı istediler. Sultan Abdülmecid Han, kendisine sığınan mültecileri, Rusya ve Avusturya'nın savaş tehditlerine rağmen geri vermedi. Sultan'ın bu hareketi Osmanlı Devletinin itibârını çok artırdı. Rusya ve Avusturya'ya karşı Fransız ve İngiliz ortak desteğini sağladı. Nitekim çok geçmeden kutsal yerler mes'elesi ve Romanya'nın işgâli dolayısıyla Rusya'ya savaş açan Osmanlı Devleti, bu devletlerin yardımını te'min etti. Böylece Rusya ile vukû bulan 1853-55 Kırım Harbi görünüşte parlak bir zaferle neticelendi. Ancak cephedeki zafer, içeride Osmanlı Devletine pek pahalıya mal oldu. Batılı devletler yaptıkları yardımların karşılığı olarak Osmanlı ülkesinde Hıristiyanlara yeni haklar verilmesi için 1856 Islâhat Fermânı'nı yayınlattılar.
Âli Paşa Hükûmeti tarafında ilân edilen bu Fermân'ın hazırlanmasında İngiliz ve Fransız elçileri de bulunmuştu. Görünürde Osmanlı toplumunu ırk, din ve dil ayırımı gözetmeden kaynaştırmayı hedef alan Islâhat Fermânı azınlıkların bağımsızlık hareketlerini hızlandırıp, devleti yıkılmaya doğru götürmekten başka bir işe yaramamıştır. Nitekim Fermân'ın yayınlanmasından çok kısa bir süre sonra Suriye'de ve Cidde'de Müslümanlar ile Hıristiyanlar arasında çarpışmalar başladı. Eflak, Boğdan ve Karadağ'da bağımsızlık gâyesiyle isyânlar çıktı. Sultan Abdülmecid Devrinde 1844'te Mecidiye (Galata) Köprüsü yapıldı. 1848'de Beşiktaş'la Ortaköy arasında küçük Mecidiye Câmî, Ortaköy iskelesi yanında Büyük Mecidiye Câmî yapıldı. 1851'de Şirket-i Hayriyye denilen Boğaziçi vapurları işletilmeye başlandı. 1853'te başlayan Kırım Harbi sırasında ilk telgraf hattı İstanbul- Varna-Kırım hattı olarak döşendi. 1854'te Beykoz Kasrı, 1856'da Küçüksu Kasrı ile Dolmabahçe Sarayı yaptırdı. Ayrıca İstanbul'un pek çok yerinde çeşmeler yaptırılıp, eski eserleri tâmir ettirdi.
25 Haziran 1861 tarihinde vefat eden Sultan Abdülmecid, Fatih ilçesi Yavuz Selim semtinde bulunan Yavuz Selim Cami arkasındaki türbesine defnedilmiştir.
Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...