Osmanlı Kültürel Mirası İzinde Projemiz işte böyle anlamlı bir mekanda İstanbul Su Yolları ve Su Yapıları Tarihçesi kitabını yazarı ve Bayezid Yazma Eserler Kütüphanesi müdürü olan Salih Şahin Bey ile müzakere etmek için Toplanmış bulunduk.
Bayezid Eserler Kütüphanesi 28.10.2017...
Osmanlı döneminde Kütüphane-i Umumi Osmani ismi ile II. Abdülhamid Han tarafından II. Bayazid Külliyesi'nin imaret bölümünde açılan kütüphane, 93 Harbi'nde gelen göçmenlerin ellerinde bulunan eserlerin hepten yitmemesi için kitapların derlenmesi vesilesiyle kurulmuştur.
Osmanlı Kültürel Mirası İzinde Projemiz işte böyle anlamlı bir mekanda İstanbul Su Yolları ve Su Yapıları Tarihçesi kitabını yazarı ve Bayezid Yazma Eserler Kütüphanesi müdürü olan Salih Şahin Bey ile müzakere etmek için toplanmış bulunduk.
Prof. Suphi Saatçi Hoca ile yaptığımız söyleşimiz ve akabinde sahaya inerek su bendleri ve kemerlerini gezerek bilfiiil yerinde inceleme yaptığımız tematik programımızı Salih Şahin Hoca'nın kitap tahlili ile tamamlayarak nihana erdirdik.
"İstanbul ve su birbirini tamamlayan iki kelimedir, birbirinden ayrı düşünülemez" diyerek konuşmasına başlayan Şahin hocamız yıllar boyunca İstanbul'a su getirmek için hükümdarların hep uğraş içerisinde olduklarını ifade ederek Hz. Peygamberin de insanlara su ulaştırılmasına ne kadar önem verdiğini ifade ederek sadaka-i cariyeye şu kıssa ile dikkat çekti:
Medine'de kuyusu olan bir Yahudi su satışları kendi elinde olduğu için Müslümanlara fahiş fiyatla su vermekteymiş. Bu durumu haber alan Hz. Peygamber içerisinde bulunduğu sahabe topluluğuna "kim cennetten kendisine yer edinmek ister?" diye sorarak akabinden bu suyu alarak insanlara bilabedel dağıtanın bu müjdeye nail olacağını söyler. Hz. Osman hemen atılarak kuyuya ortak olur ve kuyuyu kullanma günü kendine geldiği zaman suyu herkese ücretsiz dağıtarak kuyuyu halkın kullanımına açmıştır...
Bir Peygamber öğüdüne ve müjdesine kulak kabartılarak vücud bulan medeniyet halka hizmet için ve tabi ki Müslümanın temizlik anlayışından ötürü hep su ile haşır neşir olmuştur. Peygamberinin bir söz ile koca bir su medeniyeti kurmuştur...
Bugün incelemesini yapmış olduğumuz kitap işte tam da bu doğrultuda Sinan tarafından yapılmış olan su yollarının tamiratı ve halka suyun hakkıyla dağıtılması için verilen çabanın bir belgesidir. Abdülhamid'in askeri danışmanlarından birisi olan ve mühendislik eğitimi de bulunan İbrahim Edhem Paşa'nın 1894 depremi ile oldukça hasar gören su yollarının tamiratı için görevlendirilmesi hasebiyle kaleme alınan bu eser ayrıca tesis edilmiş olan su yolları hakkında bilgi de vermektedir. Sıcak bir mevsimde tahrip olan su yolları 3,5 ay gibi kısa bir sürede geceli gündüzlü tamirat çalışmaları ile eski haline getiriliyor. Bu risale de tamiratın bitiriliş cümlesi olarak yazılmış ve Padişah'a sunulmuştur.
Edhem Paşa yalnız bu eseri ile değil Yunan'ın denize dökülmesinde de etkili rol oynamış, daha sonra milletvekilliği adaylıkları da olmuştur. Bugün kabri Aziz Mahmud Hüdai Hazretlerinin yukarısındaki hazirededir.
Roma ve Bizans devrinden beri İstanbul'a su getirilmesi için yapılan su yollarınının tarihçelerinden, fetihten sonra hem bu su yollarının ihya edilmesi hem de yeni su yollarının eklenmesiyle ortaya çıkan su tesislerinin tarihi geçmişinin anlatıldığı bu risalede sırasıyla Hadriyan, Konstantin, Valens ve Teodisius tarafında inşa edilen ve zamanla savaşlarla vb. diğer sebeplerle tahrip edilen su yollarından bahsedilmektedir. Daha sonra İstanbul'un fethi ile Fatih döneminde yapılmaya başlanan Halkalı Suları'ndan ve tesis içerisindeki yapılardan, Kanuni döneminde yapılmaya başlanan Kırkçeşme Su Yolları'ndan ve hikayesinden, akabinde ise II. Mahmud döneminde yapılan Taksim Sularından ve suyun İstanbul'a getirilişinden bahsedilmekte ve tesisin yapıları anlatılmaktadır.
İstanbul halkının suya verdiği kıymeti bizlere fark ettirmek isteyen hocamız şu gelenekten bahsederek dikkatlerimizi konuya celp ediyor:
Kıkçeşme Su Yolları'nn İstanbul'daki maksem ile buluşmadan önceki son durağı olan Savaklar Maksemi etrafında halk tarafından şenlikler için toplanır, mevlidler okunur, dualar edilir, hıdrellez etkinlikleri de burada yapılırmış. Adeta suya hoşgeldin demek ve bir nevi şükretmek için halkın içinde kaynayan coşku...
Su sistemleri hakkında daha ayrıntılı bilgi vererek bizlerin bu yapılara iyice aşina olmamızı sağlayan Salih Şahin Hocamız program akabinde bizlere kervansarayın mutfağını ve diğer odalarını gezdirdi. Bugün yazma eserlerin korum altına alındığı mutfak ocaklığında birbirinden kıymetli yüzlerce eser titiz bir şekilde saklanmaktadır. Ayrıca tarihi yapının dokusu da korunmaktadır.
Küçük bir külliye gezimizden sonra Şahin hocamız bizlere belki de herkese nasib olmayacak bir jest yaparak Merzifonlu Kara Mustafa Paşa'nın okuduğu el yazması Kur'an-ı Kerim'i ziyaret ettirerek gözlerimize bereket gönüllerimize sürur dolmasına vesile oldu. Çünkü insan bazen nasibinde olana koşarak gider kimi zaman da o kişiye açar kendisini...
Salih Şahin hocamıza bizleri böyle güzel ağırladığı hatta diş kiramız diye ruhlarımızı doyurduğu bu hediyeleri için teşekkür ederek daha bir gayret ve bereket ile devam edeceğine inandığımız bu programın tertipçisi olan İstanbul Tarih ve Kültür Derneği Yönetimi ile Gençlik ve Spor Bakanlığına ve koordinatörümüz Bünyamin Koç Bey’e hep bir minnet borcumuz olacağına kani olduk.
Çok güzel bir çalışma. Salih Şahin beyi ve katılımcıları kutluyorum. Su gibi aziz olunuz. istanbul Başkaşehir İkitelli OSB'de bulunan Abı- Hayat Su Medeniyetleri Müzemize ziyaretlerinizi bekleriz. www.adell.com