İstanbul ili Şişli ilçesi Harbiye semtinde, Cumhuriyet Caddesi ile Vali Konağı Caddesi’nin başlangıcında bulunan Harbiye Askeri Müzesi’nin geçmişi, Türkiye’deki ilk müzecilik çalışmalarının başlangıcına kadar inmektedir.
Sultan İkinci Abdülhamid zamanında Osmanlı Devleti’ne subay yetiştirmek üzere inşa edilmiş Harbiye’deki tarihi bina ve sonradan eklenen ek binalardan oluşmaktadır.
Fatih Sultan Mehmed’in İstanbul’u fethinden sonra Topkapı Sarayı içerisinde kalan Aya İrini Kilisesi silah ambarı olarak kullanılmaya başlanmıştır. Bu durum diğer padişahlar tarafından da devam ettirilmiş ta ki Üçüncü Ahmed tarafından onarılarak Darü’l Esliha olarak düzenlenmiş ve böylelikle askeri müzenin temelleri atılmıştır.
Darü’l-Esliha, Üçüncü Selim Han ve İkinci Mahmud Han zamanlarındaki Yeniçeri ayaklanmaları sırasında yağmalanmıştır. Özellikle 1826’da Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılması sırasında buradaki eşyaların da yeniçerilere ait olduğu düşünülerek birçok kıymetli eşya tahrip edilmiştir.
İkinci Abdülhamid zamanında Ahmed Muhtar Paşa’nın başkanlığında kurulan heyetin hazırladığı projeler Sultan’a arz edilmiş ve İkinci Abdülhamid Han’ın emriyle, Yıldız Sarayı bahçesinde büyük bir silah müzesi kurulması kararlaştırılmıştı. II. Meşrutiyet’in ilânından sonra da Tophane Müşiri Ali Rızâ Paşa’yı bu iş için görevlendirmiştir. Oluşturulan komisyon ile İstanbul içinden ve dışından çeşitli silahların toplanmasını sağlamış, fakat bina seçimi yapılmadığından bunlar Aya İrini Kilisesinde toplanmıştır. Aynı yıl Ahmed Muhtar Paşa’nın görevlendirilmesiyle tekrar Askeri Müze’nin kurulması kararlaştırılmıştır. Adı önce Esliha-ı Askeriyye Müzesi olan, sonra da Müze-i Askerî-i Osmânî olarak değiştirilen müzede 1908’den 1923’e kadar görev yapan Ahmed Muhtar Paşa süratli çalışmasıyla bir kütüphane, Yeniçeri Mehterhânesi’ni aslına uygun olarak “Mehterhane-i Hakani” adıyla faaliyete geçirmiş, bir atış poligonu ve dönemi için büyük bir yenilik sayılan bir sinema kurmuştur. Bu arada yayın hayatına da giren Askeri Müze, Ahmed Muhtar Paşa’nın oğlu Sermet Muhtar (Aluş) Bey tarafından Fransızca ve Türkçe olarak hazırlanan üç ciltlik Müze Rehberi’ni ve Mehter müziği notalarını “Mehterhane-i Hakani Notaları” adıyla yayınlamıştır. Müzenin adı daha sonra “Askeri Müze” olarak değiştirildi.
İkinci Dünya savaşı yıllarına kadar faaliyetine devam eden müze savaştan etkilenebileceği düşüncesiyle bir süre faaliyetine ara verilse de 1959 yılında Maçka Silahhanesi’nde saklanan eserler Harbiye Mektebi Jimnastikhanesi binasında tekrar sergilenmeye başlanmıştır. Bu bina ilk olarak 1941 yılında Harp Okulu olarak inşa edilmiş çıkan yangın sonucu tamamen yanmıştır. 1862 yılında tekrar inşa edilen bina 1936 yılına kadar Atatürk’ün de öğrenim gördüğü çok sayıda subayın yetiştirildiği Harp Okulu olarak kullanılmıştır. Harp Okulu’nun Ankara’ya nakledilmesinden sonra 1966 yılında tekrardan restore edilerek Askeri Müze haline getirilen bina, 10 Şubat 1993 tarihinde yeni bir düzenleme ile tekrardan ziyarete açılmıştır.
Müzede, tablolar, silâh koleksiyonlarının üniformalar, madalya-nişanlar, sancak alemleri, bayrak-sancak ve çadırlar müzede korunan diğer askeri malzemenin başlıcaları ve geçmişten günümüze değişim serüveni sergilenmektedir. 350 parça civarındaki çadır koleksiyonunun tamamı Osmanlı çadırlarından meydana gelmektedir. İçlerinde benzeri bulunmayan tek örneklerin de yer aldığı XVI. yüzyıl sonları ve XX. yüzyıl başı arasına tarihlenen çeşitli çadırlar ve çadır parçaları, müzenin tekstil grubunun en önemli eserleridir. 55000 eseri koleksiyonunda bulunduran Askeri Müze, bu geniş koleksiyondan 5000 adet eseri ziyaretçilerin ilgisine sunmaktadır.
Müzede ayrıca Fatih ve Yavuz Köşesi, Ateşli Silahlar Salonu Top Maketleri Salonu, Mehter Enstrümanları Salonu, Kesici Silahlar Salonu Binicilik Salonu, Somali- Bosna-Kosova ve iç Güvenlik Salonu, Sancaklar – Bayraklar Salonu, Denizcilik Köşesi, Çanakkale Savaşları Salonu, Kore-Kıbrıs Salonu, Kurtuluş Savaşı Salonu, Genel Kurmay Başkanları Salonu, I. Dünya Savaşı Salonu, Etnografik Eserler Salonu, Atatürk Salonu, III. Selim Köşesi, Kenan Evren Salonu, Meşrutiyet Dönemi Salonu gibi toplamda 22 salondan bulunur. Müzenin doğu kanadı sergi, toplantı ve benzeri sosyal faaliyetler için kullanılmaktadır.
Bunların yanında, Askeri Müzede, haftanın belirli günlerinde mehter marşları halka açık olarak mehter bölüğü tarafından icra edilmektedir. Mehterin yürüyüşü bugünkü modern ordu düzenindeki yürüyüşün tamamen tersine sağ ayakla başlar, üç adımda bir durulup sağa ve sola dönülerek halk selamlanır. Mehter konser düzeni alacağından düz yürüyüşe sol ayakla geçilir ve mehter hilal düzenine gelene kadar bir peşrev yapılır. Kös hilalin ortasında yerini alır. Kös Türk bayrağındaki yıldızı, diğer müzisyenlerin oluşturduğu hilal ise Türk Bayrağındaki hilali temsil eder. Mehterbaşı yönetiminde konser bitirildikten sonra Gülbank adı verilen mehter duası yapılır ve konser alanı peşrev çalınarak terk edilir. Müzenin açık olduğu her gün 15:00-16:00 saatleri arasında mehteran bölüğü tarafından verilen konserler ve Hasan Rıza Sergi Salonundaki sanatsal faaliyetler devam etmektedir.
Seda Çamlıfidan