VI. Yüzyıl’da ise bölgeye gelen Sırp ve Hırvat kabileleri, ilk Slav göçü sonunda günümüzdeki Bosna-Hersek ve Yenipazar’a gelip yerleşir. Katolikliği seçen Hırvatlar bugünkü kuzeybatı Hırvatistan’a ve Ortodoksluğu seçen Sırplar da Güney Sırbistan topraklarına geçerek buraya iskân ederler. Aynı zamanda bu iki milletin arasında Bogomil mezhebine bağlı Slav halk bulunmaktadır. Bu mezhep, XIV. Yüzyıl’da Osmanlı Devleti’nin Balkanlarda yaptığı fetihlerle zamanla etkisini kaybeder ve Bogomil olarak bilinen halkın çoğunluğu inançları gereği ve din, dil açısından daha emniyetli olacakları İslamiyet kendilerine daha yakın bularak bu dine geçer. Bu değişimle beraber Boşnaklar farklı bir statü kazanır ve günümüzde de kendine özgü bir grup olarak algılanmaktadır.[i]Bosna toprakları X.Yüzyıl’da Ban adı verilen prensliklere bölünür. Macarların Bosna topraklarının bir kısmını işgaliyle de Macar Kralı, oğlunu Bosna dükası yapar. Ban Kulin döneminden sonra zayıflayan bu topraklarda Macar etkisi görülmeye başlar.
Osmanlı Devleti Bosna topraklarına geldiğinde burası Macaristan hâkimiyeti altında bir krallıktı. Bosna’da Ortodoks Sırplar, Katolik Hırvatlar ve Bogomil mezhebine bağlı topluluklar beraber yaşamakta ve ortak dil olarak da Sırp-Hırvat dilini kullanmaktaydılar. Bosna’ya yapılan ilk akınlar döneminde tahtta I.Tvrtko’nun bulunduğu bir Bosna-Sırbistan Krallığı mevcuttu. [ii]I.Murad döneminde Sırplarla yapılan Kosova Savaşı’nda Osmanlı’nın galibiyeti üzerine Sırp Kezliği, Osmanlı hâkimiyetini kabul eder ve Sırbistan’ın bir kısmında Osmanlı’ya bağlı feodal beylikler ortaya çıkar.1392 yılında Paşa Yiğit Bey kumandasında Üsküp’ün fethi gerçekleşince Bosna üzerine ilk ciddi akınlar yapılmaya başlar. Çünkü Üsküp; Makedonya, Bosna gibi yerlerin fethinde bir üs vazifesi görebilecek konumdaydı.1400’de Yıldırım Bayezid’in batıya yönelik savaşlarında bir kısım Bosna-Hersek beyleri, ona bağlılığını bildirir. Bu tarihten sonra Osmanlı nüfuzu bölgede etkin rol oynar ve başa geçen kral II. Tvrtko döneminde birçok şehir haraca bağlanır. 1443–61 arası Bosna’da Sırp yandaşı olan Stjepan Tomas dönemi başlar ve Fatih Sultan Mehmed’in burayı fethetmesine ortam hazırlayan gelişmeler başlar. Osmanlı Devleti,1455’te Yeleç’i fethedip burayı önemli bir üs haline getirir. Bosna Kralı Tomaşevic Sırp Despotluğu üzerinde Papa, yerleşik bir mezhep haline gelen ve sapmış millet olarak gösterdiği Fransiskan rahiplerin ve onlara bağlı grubun katledilmesini Tomas’tan talep eder ve karşılığında da Osmanlı Devleti’ne karşı kendilerine destek sözü verir. Bu karışıklık ortamında kralın oğlu Stjepan Tomasevic, Sırp Prensesi ile evlenince Sırp Despotluğu üzerinde hak iddia ederek Osmanlı’ya ödemesi gereken vergiyi ödemez.
Fatih Sultan Mehmed’in Bosna’yı fethetmesinde birden fazla faktör etkili olur. Bunlar; Bosna’nın zamanla Macarlar, Osmanlı ve Venedik arasında stratejik bir konumda kalması, Osmanlı’nın Venedik ile anlaşmazlık içinde olması yanında Venedik’in Sırplara destek olması, Stejpan Tomasevic’in damatlık statüsüyle Semendire üzerinde hak iddia etmesi, Tomasevic’in Papa’ya ve Sırplar’a güvenerek ödemesi gereken vergiyi ödememesi, Anadolu yapılacak olan bir sefere katılmaması gibi nedenlerden dolayı Fatih, 22 Mayıs 1463’te birçok kaleyi zaptederek Bosna’yı fetheder.[iii] 1463’teki seferi Fatih Sultan Mehmed bizzat komuta eder.Üsküp’ten Vilçitrin’e gelinince Sadrazam Mahmut Paşa,şehri kuşatır.Diğer taraftan da yiyecek ve su sıkıntısı sebebiyle başkent Yayça teslim olur. Yayça’ya asker yerleştirip Minnetoğlu Mehmed Bey’i Bosna Sancakbeyliği’ne atayan Fatih, Macaristan yakınındaki İzvornik Kalesi’ne de Mihaloğlu İskender Bey’i atar.
Osmanlı’nın Bosna’ya getirdiği adalet ve dini hoşgörü anlayışı o zamana dek Bosnalılar’ın karşılaşmadığı derecedeydi.Bogomil mezhebindeki adalet,hoşgörü gibi öğretiler islam dininde de karşılık bulunca,islamı benimsemek kolaylaşır.Bosna Hristiyanlarına yakınlık gösteren Fatih,onları devlet kademesine ve önemli görevlere getirir.Fatih,fetihten sonra Bogomil mezhebindeki hristiyanlara ve katoliklere inançlarını özgür yaşamaları konusunda rahatlar ve köylü,soylu halkın çoğu kendiliğinden müslüman olur.Katolik akalisesi ve Macarlar’ın baskısı da Bogomiller’in müslümanlığı seçmelerinde büyük etken olmuştur. Fetihle beraber Bosna’da müslümanlık kademe kademe yayılır.Sırp kökenli müslümanlar olan Bosnalılar,Osmanlı tarafından Boşnak olarak anılmaktaydı. Fatih Sultan Mehmed, Bogomil mezhebine mensup Bosna Hristiyanlarına karşı hoşgörülü davranıp onları devlette önemli kademelere getirir. XVI.Yüzyıl başlarına gelindiğinde ise Bosna’nın büyük çoğunluğu müslüman olmuştur. Papa'nın telkiniyle Katolikliği ve onların mensup olduğu tarikat üyelerini yok etmeye girişmesi üzerine, Fransiskan manastırı baş papazı Fra Anceo Zvidloviç'in Fatih Sultan Mehmet'ten yardım isteyince Fatih, rahiplerin hayatlarını ve dini özgürlüklerini garanti altına alan bir ferman yayınlar.Fransiskan Mezhebi’nin kurucusu Francesco,asil ve zengin bir aileye sahip olmasına karşın İncil’in öğretilerini uygulamak,Hz İsa’nın çektiği acıları,yaşadığı zorlukları anlamak için 1209’da İtalya’da Fransiskan mezhebini kurar.Bu mezhebin üyeleri mal,mülke önem vermeyen kişilerdi.Din,ırk özgürlüğünü sağlayan bu ferman, 28 Mayıs 1463’te Milondraz’da ilan edilir.Ferman,Fransiskanların artık başka yerlere göç etmesini engellemiş ve günümüzde dahi Milodraj’da bu fermanın veriliş tarihi, her yılın mayıs ayının Pazar günleri kutlanır,güncelliğini korumaktadır. Fatih’in Fermanı:
Murat Han'ın oğlu, Mehmet Daimi Muzaffer! 28 Mayıs 1463 Milodraz. Dünya Fatihi, Haşmetli ve Ulu Sultan'ın imzalı ve parlayan mühürlü fermanı aşağıdadır:
'Ben Fatih Sultan Han, bütün dünyaya ilan ediyorum ki, kendilerine bu padişah fermanı verilen Bosnalı Fransiskanlar himayem altındadır ve emrediyorum, hiç kimse ne bu adı geçen insanları ne de onların kiliselerini rahatsız etmesin ve zarar vermesin. İmparatorluğumda huzur içerisinde yaşasınlar ve bu göçmen durumuna düşen insanlar özgür ve güvenlik içerisinde yaşasınlar. İmparatorluğumdaki tüm memleketlere dönüp korkusuzca kendi manastırlarına yerleşsinler. Ne padişahlık eşrafından, ne vezirlerden veya memurlardan, ne hizmetkarlarımdan, ne de imparatorluk vatandaşlarından hiç kimse bu insanların onurunu kırmayacak ve onlara zarar vermeyecektir. Hiç kimse bu insanların hayatlarına, mallarına ve kiliselerine saldırmasın, hor görmesin veya tehlikeye atmasın. Hatta bu insanlar başka ülkelerden devletime birisini getirirse onlar da aynı haklara sahiptir.
Bu padişah fermanını ilan ederek burada, yerlerin, göklerin yaratıcısı ve efendisi Allah, Allah'ın elçisi aziz peygamberimiz Muhammed ve 124 bin peygamber ile kuşandığım kılıç adına yemin ediyorum ki, emrime uyarak bana sadık kaldıkları sürece tebaamdan hiç kimse bu fermanda yazılanların aksini yapmayacaktır.''
XV. Yüzyıl sonlarında, Boşnakların Müslümanlığa geçişinde yoğunluk görülür. Osmanlı Devleti’nden önce de bu bölgede İslamiyeti tebliğ edenler mevcuttu. Bunlar arasında göçmen Türkmenler, Arap denizciler, saraylarda çalışan Müslüman işçiler gösterilebilir. Osmanlı Devleti içinde büyük yer edinen Boşnakların sınır boylarını korumakla görevlendirilenleri, devlette kademe verilenleri de mevcuttur. Bosna, devletin Balkanlar ile arasında köprü vazifesini üstlenir. Örneğin; Cezzar Ahmed Paşa, Damat İbrahim Paşa, Sokullu Mehmed Paşa, Koca Mustafa Paşa gibi önemli devlet adamları da Boşnak kökenlidir.
Osmanlı Devleti’nin Dalmaçya ve Kilis Kalesi’ni almasında Bosna Sancakbeyi Gazi Hüsrev Bey’in önemli etkisi olur. Bu sırada Rumeli Beyerbeyliği’ne bağlı olan Bosna’nın merkezi Saraybosna’dır. 1580’de stratejık konumu nedeniyle Bosna eyalet haline getirilerek Ferhad Paşa beylerbeyi olarak tayin edilir. Hersek de Hersek Sancağı adıyla Bosna Eyaleti’ne katılır. Bosna, Hersek, Klis, İzvornik, Zacesne, Bihke ve Kırka sancaklarından meydana gelen Bosna Eyaleti’nin sınırları XVII. Yüzyıl’da kuzeyde Adriyatik’e, batıda Lika, güneydoğuda ise İbre Nehri’ne kadar uzanmaktaydı. Bosna eyaletinde Osmanlı’nın birçok bölgede uyguladığı gibi Tımar sistemi uygulanmaktaydı ve tımarlı sipahiler savaş zamanında orduya asker yetiştirip sancakbeyinin yanında sefere katılırdı. Bölgede aynı zamanda 1558-1802 yıllarında Kıla-i Hakaniye adı verilen kaptanlık sistemi kurulur. Bölgelerini korumak, kalelere cephane temin etmek gibi görevleri olan kaptanlar, İstanbul’daki Büyük Kale Kalemi’ne bağlı bulunurdu. Bu kurum 1835’e kadar Bosna’da varlığını sürdürdü.[iv]
Osmanlı Devleti’nin Bosna sınırını korumakla görevli olan beyler, iç işlerinde serbest olmak istediklerinden 1839’da ilan edilen Tanzimat Fermanı’nın hristyan halka bazı haklar vermesine tepki gösterirler. Sırpların da kışkırtmalarıyla isyan eden Bosnalıların İsyanı Ömer Lütfi Paşa tarafında bastırılarak 1851’de merkezleri Travnik’ten Saraybosna’ya alınır.1856’da ilan edilen Islahat Fermanı ile de isyanlar iyice artar. Bu mevcut kargaşa içinde Sırbistan-Karadağ’ın, Avusturya ve Rusya’nın da kışkırtmalarıyla Hersek hristiyanları devlete karşı ayaklanır. Karadağ’da bölgeye gönüllü isyancılar gönderilince isyanın daha fazla büyümesini engellemek için tekrar Ömer Paşa görevlendirilir ve 1861’de çıkan isyanı durdurur. Ancak Karadağ’da seferberlik ilan edilip isyan devam edince Ömer Paşa bölgeyi işgal eder. Avrupalı devletlerin bu duruma müdahale etmesiyle anlaşma sağlanır. Buna göre Karadağ, Hersek üzerindeki desteğini geri çekmek şartıyla eski sınırlarına kavuşabilecekti. Hersek’teki isyan bastırılmış gibi görünse de bu ancak belli bir süre devam eder. Sırpların etkisiyle 1875’te Doğu Hersek’te büyük bir ayaklanma başgösterir. Daha önceki isyanlar bir iç ayaklanma niteliğinde olmasına karşın 1875’teki ayaklanma uluslararsı bir boyut kazanır. 1878’deki Berlin Kongresi’ne göre Bosna-Hersek’in yönetimi Avusturya-Macaristan’a verilince bölgede Osmanlı hakimiyeti son bulur. Osmanlı’nın bölgeden ayrılmasıyla Boşnaklar, Avusturya’ya karşı isyan hareketi başlatarak kendi aralarında geçici bir milli hükümet kurup direnişe başlar. Bu direniş Avusturya’yı biraz uğraştırsa da sonunda kırılır.Bu durumu kabullenemeyen Boşnakların büyük çoğunluğu çareyi Trakya, Anadolu, Selanik gibi bölgelere göç etmede bulur. Ancak 1883 yılına gelince bölgede nüfüsun oransal açıdan azalması nedeniyle göç yasaklanır. Boşnaklardan boşalan yerlere Hırvatlar getirildi. Büyük Hırvatistan emelini gerçekleştirmede Boşnakların desteğini alabileceklerini düşünen Hırvatlar,umdukları desteği bulamadılar ve bu politikaları büyük ölçüde geriledi.
Sultan Abdülhamit’in Makedonya’da Sırpları desteklemesi Bosna Sırpları’nı memnun etmiş ve yüzyıllarca bağlı oldukları Osmanlı yönetimini Habsburglar’a tercih etmişlerdir. Sırpların Bosna’yı Osmanlı toprağı olarak görmeleri de kaçınılmaz bir gerçektir. Boşnaklar,Osmanlı Devleti’nin desteğiyle milli benliklerini koruma adına Bosnjak gazetesini çıkarırlar. Bosna’nın resmi dili için bu dönemde Boşnakça tabiri kullanılır.Hatta resmi işlerin çoğunda Türkçe kullanıldı.1882-92 salnâmelerinde,çıkarılan Rehber ve Resmi Gazete adlı gazetelerde ve birçok alanda Türkçe kullanılır. Birçok kurumda ve yazışmalarında Türkçe kullanılmasında Boşnakların Latin alfabesini bilmemesinin de etkileri olduğu söylenir.[v] Ancak Sırp ve Hırvatların tepkisiyle Sırp-Hırvat Dili ifadesi kullanılmaya başlanır. Müslümanlan Boşnaklar, Habsburg idaresinin aldığı birçok kararda özellikle de dini açıdan olanlarda Hırvat taraftarı oldukları kanısındaydı. Hükümetin Müslümanlar üzerinde kontrol sağlamak için Reis’ül-ulema adlı bir grup kurması sebebiyle müslüman halk bir birlik oluşturarak padişaha başvurur. İstanbul’a gidip mevzuyu padişaha bildiren Müftü Cabiç’in geri dönmesi Avusturya İmparatorluğu tarafından yasaklanır,padişahın otoritesi Habsburglar tarafından reddedilir.
I.Dünya Savaşı’na Avusturya’nın yanında katılan Boşnaklar, savaşın kaybedilmesiyle Sırplar ve Hırvatlar ile farklı bir sürece girer. Savaş sonunda Avusturya-Macaristan İmparatorluğu parçalanır ardından Hırvatlar, Slovenler, Sırplar yanlarına Boşnakları da alarak Yugoslavya devletine kurar. İçinde etnik, dini açıdan birçok grup barındıran bu birlik 1941’te Mihver Devletlerin işgali nedeniyle bozulmuş ve Bu süreç içinde Bosna, Bağımsız Hırvat Devleti içinde yer almıştır. Batılı ülkeler Yugoslavya’yı sadece ekonomik değil aynı zamanda askeri ve siyasi alanda da destekledi. 1970'li yıllarda Sovyet müdahalesi riski ile soğuk savaşın son bulması ve parçalanan Sovyetler Birliği’nden Yugoslavya da etkilendi. 1986-1992 yılları arasında yaşanan iç savaş sonucu Yugoslavya dağılır. Büyük Sırbistan Devleti’ni kurma amacında olan aşırı milliyetçi Slobodan Miloşeviç’in, Saraybosna ve birçok yerde kuşatma altında tuttuğu şehirleri bombalayıp sniper masum siviller ve başta aydınlar olmak üzere seçilmiş kişilerin toplama kamplarında öldürülmesi ile gerçekleştirdiği bu soykırıma batılı ülkeler uzun süre gereken tepki göstermeyerek seyirci kaldı.
1992’de bağımsızlığını ilan eden Bosna-Hersek, ABD ve batılı diğer ülkeler tarafından tanındı.Bu tarihte Boşnak ve Hırvatları bölgeden uzaklaştırmak isteyen Sırplar’ın saldırıları başgöstermeye başlar Savaşın başladığı ilk zamanlarda askeri olmayan birçok Boşnak şehri Sırpların saldırıları sonucu kolayca düştü. Ancak şehri çeviren tepelerinde yardımıyla Srebrenitsa saldırılara karşı kendisini başarıyla savundu.1995’e gelindiğinde Sırplar,saldırıları arttırdı.Hollandalı askerlerin yardımını isteyen Boşnaklar,yardım gelmeyince savunmasız kalır.Temmuz 1995’te general Mladic komutasındaki Sırp güçleri Srebrenitsa'daki Hollandalı Birleşmiş Milletler güçleriyle anlaşarak şehri hedef aldı. Yaklaşık 25,000 Boşnak Sırp tehdidi üzerine şehri terk ederek bir başka güvenli bölge olan Potocari'ye ulaştı. Sırplar Srebsenitsa'ya geldiğinde Hollandalı Birleşmiş Milletler gücü komutanı, Sırpları engellemek yerine onlara katliam konusunda yardımcı olur hatta kadın ve çocuklar ayrıldıktan sonra askerlik çağına gelmiş olan erkekler otobüslere bindirilip kampın yakınında kurşuna dizilerek öldürülür Boşnaklar’a yönelik en büyük soykırımda 10-15 bin Boşnak'ın katledildiği iddia edilmektedir. Aynı zamanda birçok kişi de kaybolmuştur.
Allah razı olsun çok güzel olmuş😘😘😘😘