İstanbul ile hemhâl olanların bildiği bir isim Semavi Eyice. İstanbul tarihine ilişkin derin bilgi birikimi ile tabir-i caizse bir ansiklopedi. Şu anda 93 yaşında olan Semavi Eyice, rahatsızlığı sonucu gözlerini kaybetmesine rağmen, hala İstanbul’a dair eserleri takip etmekten vazgeçmemiş. Bizantolog ve sanat tarihçisi olan Semavi Eyice, sadece bir araştırmacı değil, yaptığı çalışmalar ile dünyanın dört bir yanında takip edilen, hala sorular sorulan, birçok konuda fikri alınan adeta bir tarihi eser…
Semavi Eyice, özellikle İstanbul üzerine birçok kitap yayımladı. 30.000 civarında İstanbul ve Bizans’a dair kitabı ise, Pera’da bulunan İstanbul Araştırmaları Enstitüsü’nün Bizans Araştırmaları bölümü ve Semavi Eyice Kitaplığı bölümünde ziyaretçilere açık.
Timaş Yayınları 2014 yılında ilk Semavi Eyice biyografisi olan, İstanbul’un Yaşayan Efsanesi’ni çıkardı. Böylesine değerli bir tarihçimizin hayatının söyleşi şeklinde kaleme alınması çok büyük bir eksikliği doldurdu. Sadece hayatı değil, bu söyleşi ile İstanbul ve yakın tarihimizi de okuma fırsatı bulduk. Söyleşiyi yapan Selim Efe Erdem, Semavi Eyice ile geçen iki yılını, İstanbul üzerine ikinci üniversite okumak olarak niteliyor. Bin saati aşkın ses kaydı, yüzlerce kitap, arşiv belgesi ve fotoğrafın ürünü olan bu kitap, sabah saatlerinden gece yarılarına kadar sohbetle vuku bulmuş. Söyleşiyi okudukça, Semavi Eyice’nin hafızasına ve aktarımına hayran kalmamak elde değil.
İstanbul’un Yaşayan Efsanesi, Semavi Eyice’nin yaşamını 19 bölümle okuyucuya aktarıyor. Semavi Eyice’yi, eşi, çocukları ve torunları ile tanışırken, dönemin İstanbul’undan izler de buluyorsunuz. Fotoğraflar ile de desteklenen kitap, sizi o döneme sürüklüyor. Kitabın sonunda Haluk Dursun’dan, Halil İnalcık’a kadar birçok dostunun, Semavi Eyice ile hatırasına rastlıyorsunuz.
Semavi Eyice’nin okul yıllarını okudukça, yakın döneme dair birçok şey öğreniyor, hafızanızı yeniliyorsunuz, bazen ise eski İstanbul’da Semavi Eyice ile beraber yürüyorsunuz. Kitapta, Eyice’nin Kadıköy Saint Louis Fransız Papaz Mektebi ve Galatasaray Lisesi yıllarındaki anıları, Turgut Cansever, Metin Toker ile sınıf arkadaşlığı sonrası, İstanbul ile tanışması söyleşinin ilk bölümlerinde detaylı ele alınıyor.
Galatasaray Lisesi’nde altıncı sınıf öğrencisiyken, İstanbul’un Kuşatılması ve Fetih konulu ödevi, ilk İstanbul’a ilgi duymasına sebep oluyor. İsviçreli Seyyah Ernest Mamboury’nin İstanbul: Rehber-i Seyyabin kitabıyla daha 12 yaşındayken İstanbul’u dolaşmaya başlıyor. Lise bittikten sonra, sanat tarihçisi ve bizantolog olmaya karar veren Semavi Eyice, 1943 yılında Almanya’da eğitimini sürdürmeye karar veriyor. Savaş zamanı iki yıl kadar Almanya’da kalarak 1944-45 yıllarında Viyana ve Berlin Üniversitelerinde iki dönem eğitim görüyor. Berlin Üniversitesi’nin üçte biri bombalanmış halde ders gören Eyice, 1945 yılının ortalarında Türkiye’ye dönerek çalışmalarına burada devam ettiriyor. İstanbul Üniversitesi’nde öğrenimine devam ederek, 1948’de Sanat Tarihi kürsüsünden “İstanbul Minareleri” teziyle mezun oluyor.
Söyleşide dikkati çeken bir nokta ise, Semavi Eyice’nin anlatırken bile kendini kötü hissettiği kütüphanesinin elinden gitmesi. 12 yaşında kitap toplamaya başlamış ve bu yaşına kadar hepsine özenle bakmış. Hayatta en çok ise, kütüphanesinin elinden gitmesine ve kitaplarına umduğu özeni gösterilmeyişine üzülmüş. Kitaplarına dair olan bölümde, satırlar boyunca hüznü ve sitemi okuyorsunuz.
Kitabın son bölümü, Semavi Eyice’nin sağlıklı yaşam konusundaki fikirleri ve rahatsızlıklarına ayrılmış. Semavi Eyice, eşi Kamuran Hanım ile hala yalnız yaşıyor. Söyleşiyi okuduğunuzda Semavi Eyice’ye dair keyifli bir biyografi okumuş oluyorsunuz. İstanbul’un son dönem kargaşasına, kentleşmeye dair söylemlerini sıkça okuduğumuz Semavi Eyice, söyleşi boyunca çok fazla eski İstanbul ile yeni İstanbul kıyasına girmemiş. Yaşıyla, hafızasıyla, bilgi birikimi ve İstanbul Beyefendisi duruşu ile hayran olduğumuz değerli usta ve eşine, sıhhatler diliyoruz.
Semavi Eyice’ye dair…
Semavi Hoca, İstanbul’un Bizans ve Türk-İslam Dönemi ayrımı yapmadan bütün eserleri ve özellikleri görmüş ve bunu başkalarına da göstermek için çok gayret ve mesai sarfetmiştir. O, Ayasofya’nın Bizantik tarafını da bilir. İslam kültürü açısından neyi ifade ettiğini de bilir.
Haluk Dursun
Eğer bir İstanbul Tarihi yazılacaksa, onu en iyi yapacak kişi Semavi Eyice üstadımızdır.
İlber Ortaylı
Bizans olsun Osmanlı olsun, her dönemiyle İstanbul’u hiç kimse Semavi Eyice kadar iyi bilemez. Çünkü çok küçük yaşta, 12 yaşında İstanbul üzerine kitaplar okumaya, kütüphane oluşturmaya başlamış ve gözlerinin bozulduğu birkaç yıl öncesine kadar tüm dünyada ve bu alandaki eserleri takip etmiştir.
Yıldız Demiriz
Semavi Eyice Kitabı: İstanbul’un Yaşayan Efsanesi,
Söyleşi: Selim Efe Erdem,
Timaş Yayınları, 2014, 480 sayfa.
Sezgül KARCIOĞLU
NOT: Semavi Eyice ile 2010 yılında yapılan ve muhteva yönünden kaliteli bir röportajı da sizlerin istifadesine sunuyoruz: http://istanbultarih.com/yasayan-efsane-prof-dr-semavi-eyice-ile-istanbulu-konustuk.html