Tarihte İlk: Sultan Vahdeddin Anıldı

Anma Programları 2 Mart 2015 10:06
Videoyu Aç Tarihte İlk: Sultan Vahdeddin Anıldı
A
a

Tarihine Sahip Çıkanlar Topluluğu, Fatih Ali Emiri Efendi Kültür Merkezi’nde, “ Sultan Vahdettin Han’ı – Tarihte İlk Kez – Vefâtının 87. Yıldönümü’nde Anma ve Anlama Programı” düzenledi.

Başbakanlık Osmanlı Arşivleri Genel Müdürü Doç. Dr. Mustafa Budak’ın konuşmacı olarak katıldığı program, 18 Mayıs 2013 Cumartesi günü halkın coşkulu katılımıyla gerçekleştirildi.
Anma programı İlahiyatçı Hafız Yavuz Altun’un Kur’an- ı Kerim tilaveti ile başladı.  Ardından Sultan Vahideddin’in hayatından ve döneminden bilgilerin yer aldığı 10 dakikalık bir sinevizyon gösterisi sunuldu.
 
Program Topluluk Başkan Yardımcısı Ahmet Melik Ünal’ın okuduğu, Sezai Karakoç’un “Onlar Sanıyorlar ki” şiiriyle devam etti. Tarihi derinliklerden yankılanan bu şiir büyük ilgi uyandırdı.
“Onlar sanıyorlar ki, biz sussak mesele kalmayacak. Hâlbuki biz sussak, tarih susmayacak. Tarih sussa, hakikat susmayacak.”
Mısraları ve şiirin devamı katılımcılara duygusal anlar yaşattı.
 
“Tarihi şahsiyetlerimizin objektif bir bakış açısıyla ele alaraktarihte hak ettikleri yeri almalarını hedeflemekteyiz”

Kur’an-ı Kerim tilavetinin ardından program, Tarihine Sahip Çıkanlar Topluluğu Başkanı İbrahim Akkurt’un konuşmasıyla devam etti. İbrahim Akkurt konuşmasına, Türkiye’de bir ilki gerçekleştirdiklerini ve Türkiye’nin resmi tarihin dışında gerçek tarihiyle yüzleşmesi gerektiğini belirterek başladı. Topluluk olarak kimseyi yüceltmek gibi bir amaçlarının olmadığını ancak gerçeklerle yüzleşmenin de gerekli olduğunu vurguladı. Akkurt: “Tarihi şahsiyetlerimizi anma programları tertip ederek, tarihi şahsiyetlerimizi yüceltmek ile aşağılamak yerine objektif bir bakış açısıyla tarihte hak ettikleri yeri almalarını hedeflemekteyiz. Cumhuriyet Tarihi boyunca Sultan Vahdeddin Han ile alakalı herhangi bir programın yapılmamış olması da bizler için üzüntü vericidir. Türkiye gerçek tarihiyle elbet yüzleşecektir. Ülkemizde 1953 yılına kadar Çanakkale’de savaş alanlarını gezmek yasaktı. 38 yıl bu milleti, Çanakkale şehidlerimizden uzaklaştırmak istemişlerdir. Bu iki nesil demektir. İki neslin tarihinden kopması demektir. 1950’li yılara kadar Türk Tarih Kurumu Kongrelerinde Osmanlı ve Selçuklu ile alakalı bildiriler sunmak yasaktı. İşte tüm bunlar bizlerin tarihimizden, köklerimizden koparılma projesiydi. Şükürler olsun ki bu proje akamete uğradı, başarılı olmadı, Tabiatta bir kanun vardır; Her şey aslına rucû eder. Bir değerli büyüğümüzün dediği gibi “Bu milletin külüne üflesen altından iman çıkar”.

“Sultan Vahideddin’e sahip çıkan Suriyeli kardeşlerimize yardım etmeliyiz”

Sultan Vahideddin’in ölüm haberi geldiğinde Adana’da bulunan Gazi Mustafa Kemal, “Çok namuslu bir adam öldü. İsteseydi Topkapı’nın bütün mücevherlerini götürür ve öyle bir ordu kurup geri dönerdi ki” demekten kendini alamamıştır. Sultan Vahideddin’in naaşı borcundan dolayı San Remo esnafı tarafından haczedilerek günlerce bekletilmiştir. San Remo’daki Müslümanların Vahideddin’in borcunu ödemesiyle tabutundaki haciz kaldırılmıştır. Kendi topraklarına kabul edilmeyen Sultan’ın naaşına Suriyeli Müslümanlar sahip çıkmış ve Sultan Vahdeddin’i Suriye’ye Şam-ı Şerif’e defnedilmiştir. Sırf bundan dolayı bile, bizlerin bugün zor durumda olan Suriyeli Müslüman kardeşlerimize yardım etmemiz gerekmektedir. Bu vesileyle Suriyeli kardeşlerimizin en yakın zamanda huzura kavuşmalarını Cenab-ı Hakk’tan niyaz ediyoruz.” dedi. Böylesine bir program aracılığıyla “hain” damgası vurulmuş Sultan Vahideddin’in icraatlarının belgelerle gün yüzüne çıkması için alanında uzman olan değerli hocamız Başbakanlık Osmanlı Arşivleri Genel Müdürü Doç. Dr. Mustafa Budak’ın aralarında bulunduğu belirten Akkurt, Budak’a katılımından dolayı teşekkür etti.

“Herkesi iyi ve kötü yönüyle ele alabilmeliyiz”

Açılış konuşmasının ardından kürsüye gelen Başbakanlık Osmanlı Arşivleri Genel Müdürü Doç. Dr. Mustafa Budak konuya başlamadan önemli bir tespitte bulundu. Tarihin gerçeklerini ararken tek odaklı olmaktan uzak durulmasını, her yönüyle bakılmasının gerekli olduğunu ifade etti. Birilerini kahraman, birilerini hain olarak görmeden, herkesin ve her olayın iyi ve kötü yönleriyle bilinmesinin gerektiğini vurguladı.
Ardından Sultan Vahideddin’in hayatını kısaca anlatarak geçen Budak, belgeler eşliğinde konuştu. Sultan Vahideddin’in muhtırasını gündeme taşıyarak, Sultanın, şartlara göre 13 milyonluk Osmanlı Devleti’nin kendisini savunacağına dair kararlılığını belirten belgelerin var olduğunu ifade etti.

Sultan Vahideddin’in Sevr Antlaşmasını da onaylamadığını, itilaf devletlerini oyaladığını, Sevr’i idam olarak gördüğünü belirtti.

Milli Mücadele, Meclis sonrası İktidar Mücadelesi’ne dönüştü

Anadolu Hükümeti’yle hemen aynı düşüncede olduğunu ancak belli süre sonra Anadolu Hükümeti’nin değiştiğini de sözlerine ekleyen Budak, Meclis sonrası meselenin boyutunun değiştiğini ve İktidar Mücadelesine dönüştüğünü söyledi.

Konuşmasının son bölümünde sorulan soruları yanıtlayan Doç. Dr. Mustafa Budak, Topluluğa bir de araştırılmasının önemli olduğu bir konu önerdi. Sadarette görev yapan paşaların Vahideddin Sürgüne gitmesine rağmen, Milli Mücadeleden sonra İstanbul’da kalmasını, sürgün gitmemeleri hususunun araştırılması gerektiği vurguladı.
 
Konferansın bitiminde programa katkı ve desteklerinden dolayı Başbakanlık Osmanlı Arşivleri Genel Müdürü Doç. Dr. Mustafa Budak’a Tarihine Sahip Çıkanlar Topluluğu Başkanı İbrahim Akkurt, katılımından ve tarihimize olan katkılarından dolayı Topluluk adına plaket takdim etti.

Plaket takdiminin ardından Yönetim Kurulu Üyeleri, hoca ve katılımcılar hatıra fotoğrafı çektirdiler.

Program bitiminde katılımcılara ücretsiz olarak Tarihçe Dergisi’nin son sayısı hediye edildi.

 
1000
icon

Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...

duyurular DUYURULAR
editörün seçtikleri EDİTÖRÜN SEÇTİKLERİ
hava durumu HAVA DURUMU
anket ANKET

e-gazete E-GAZETE
arşiv HABER ARŞİVİ
Bu haber ilginizi çekebilir! Kapat

İstanbul'dan Dünya'ya Tarih'in İzinde